sevdim seni ey nebi! 
bir başka bendeki olan sevgi! 
degirmenin suya ruzgara ihtiyacı gibi
göçmen insalıgın kılavuz beklentisi
hasta yüreklere son saglık terabistdi
benim sevdamda sana bu düzeyde
bir başka bendeki olan sevda! 
ne dogdugun aya hapsederim seni 
ne kutlu dugum haftasında ararım teni
ne kullandıgın eşyalar kapsar mabedimi! 
benim sevdam getirdiklerine uyma düzeyinde
bir başka bendeki olan sevda! 
seviyorum deyip göstermelik yapamam
sen peygambersin ilah diye tapamam
sevdan göstemelik degil agıtlar yakamam
benim sevdam senin istedigin düzeyinde! 
bir başka bendeki olan sevda! 
ebu bekir gibi kullugunu kabul ettim.
ebuzer gibi dost olmak niyyetim
ALLAH ve RASULÜNE İTEAD hedefim.
benim sevdam KURAN ölçüsü düzeyinde
bir başka bendeki olan sevda! 
seni teplig ettigin ve yaşadıgın kitapla; 
ümmetine örnek olup ettigin hitapla
bizlere birakdıgın emanete sahip cıkmakla! 
benim sevdam ALLAHın rızasını kazanmakla
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta