Bir sevgililer günü daha geldi çattı kapımıza. Çocukluk yıllarında ‘Sevgililer Günü’ne özel bir anım hiç olmadı, zaten o zamanlarda sevginin günü de yoktu.
Her anımız sevgi, sevinç mutluluk ile geçmiş olmasa dahi, bizleri mutlu eden manevi mutluluklar çoğunlukta idi.
‘Sevgililer Günü’ diye adlandırılan bir günün olmadığı zamanlarda, sevginin maddiyatından ziyade, manevi olanı ile mutlu olmasını bilen ve bununla yetinmesini öğrendiğimiz yıllarda öğretildi bize sevginin kutsallığı, sadakatin riyasızlığı, sevinin bakışlardan yüreklere aktığını.
Sonsuzdu sevgi kavramı, günü, ayı yoktu o zamanlarda.
Şimdilerde herkes bir telaş içinde, sevgilisine en güzel hediyeyi alma çabasında, değişik alternatifler peşinde ve yaratıcı düşüncelerini sonuna kadar kullanarak değişik icatları keşif etmek peşinde.
Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde
Uzat bana uzat ellerini
İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar
İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu,