kisvelerden soyundurup kendimi
sana geldim
al beni yoğur ellerinle
çevir kalbinin mihenginde
paletlensin ayaklarım
dünya denizde
Kündelendiğim o kekremsi acıda
Akıl almaz bir hünerle gezindim...
Ayaklarıma serilen badem çiçeklerine imrenip
İçi rahat sofrası geniş bir saraya yöneldim
Kalbimi tahtına kavuşturmak için
ben güneşli bir
gökyüzüne açtım penceremi
gözlerimde mumdan direkler
kükremiş süvariler
akın ettiler pencereden
ayak izleri sulu
rüzgar sulu yaprakları toplaştırıyor
damlalar yüzümü yatıştırıyor
savulup gitse anılar
kırılsa içimdeki tabutlar
gözlerimde halka halka zifirler
trabzana tutunmuş yaz güneşleri
antik taşlar içinde
kalbimde kıyam var
ipte çekiç sesi
balkabağı çiçeği
kaya tırmanışı suların
yırtıcı kuş nefesi
sona saklanan
kıvrılan denizlerdeki yosunlar
asma altı gölgeleri gibi
karanlıkta kalan sofular aynası
kibri selamlayan yapraklı taçlar
hesabı sorulmamış zamanların özrü
hüzün perilerinin kanat çırptığı
bir sürahi penceresi
sundurmalara açılmış
kanepeler beyaz ketenli
üflenerek ütülenmiş
dalgalar kıyılarda açılan
yüzyıllar boyunca
yaraları kulaçlıyor
tenha kulvarlara gömülüyor
gülüşlü bir yaz gecesi
ürperen yerlerimden sürü beni
dirilt sar ruhumun çeperini
zuhur et kutsa inciden mabedimi
ve emdir yenime o nükseden cerahati
harc et demirden neferimi yeğinli
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!