Askıya alınmış tozlu bir palto gibi 
Giydiğim hayatın noktasız virgülleri
Sorgusuzluğunda açan güllerin soru işaretleri
Edilmeyecek kabulü yoktur duası hecelerin
Parıltılar vardı aynaların islenmemiş ardında
Susamış toprağım vardı bağrımın koşu yolunda
Tümceler olmadan dağıldığım heceler sırtında
Yük almadan taşıdığım sırtıma bağlamadan
Belki ayrıktı kelimeler birleşme noktası olmadan 
Perdelere yazardım cam buğusu bulamazken
Yangınların eritip bitirdiği yasaklıydı tövbeliydi belki de
Parmak uçlarına sinen damlacıklara sorgula
Yine elim giderken paltoya tozu düşer korkuya
Aykırılık vardı her bir duyguya vurguya
Soluktu benzim canlanmıyor hiçbir anıya
Taşınacak yük bekleyen hamala dönüp gidişin vardı…
Yumaklar sararken eskiliğinde arıyor gözlerini
Yün tararken çıkan seslerin notasında arıyordum
Buluşun tadı var sanırken hayalin adını unutmuşum
Meğersem kavuşmanın tadının bitikliğinde bekleyişin özlemleri sevdaymış…
Yazan zenno
12 Kasım 2011 Cumartesi
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta