Her şeyin üstesinden gelebilmek için vardım,
Her geçen gün ağır gelen, yokluğuna yandım,
Içimden yalvardım kadere, lanet okudum yollara,
Her gece bir mum saplandı gözlerime...
Kana susayan kader, bir gece değil,
Her gece gebe kaldı, yalnızlığıma,
Hep zıt yöne kaydı dilim,
Kayboldu sözcüklerin arasında..
Hangi iple indik biz bu kuyuya,
Ya aklımızdan aldık, yada kalbimizden,
Bunca çilenin uğruna, bir avuç saadet için,
Ben bana yetemedim, bedenim mum oldu gözlerinde...
Sevda Gencer...
Yüreğim fabrika misali aşk üretiyor sana,
Isçilerim, kalbim ve mantığım,
Bense, başlarında yöneticiyim,
Gel bir gör, nasıl çalışıyorlar.
Kalıcı gel bana,
Gurbet değil, anavatanın bil yüreğimi,
Sınır dışı etmez seni.
Sen bu yürekte kaldıkça,
Akıp gider uğruna, iflas nedir bilmez...
Sevda Gencer...
Ne çok söyleyemediklerim var,
Içim hiç ele alınmamış bir kitabın, tozlu sayfaları gibi,
Ne şarkılar eşlik etti çığlıklarıma,
Nede içindeki kelimeler, mısralar, duydu isyanımı,,
Hep sustum.
Gecenin sessizliği gibi,
Konuşanların dilinde, araz oldum...
Ne çok anlatamadıklarım var,
Arada bir gözümle kaşım arasına yerleşen,
Çiviler çaktıkça acı veren, migren ağrısı gibi
Acıtıyor beni...
Hangisine yanayım,
Gecenin her dakika boğazımda düğumlenip kalmasına mı,
yoksa çatlak mantığıma mı?
Suskunluğum,
Kelimeleri dört nala koşturup,
Düşünceleri, üçer, dörder bağlayıp,
Bir köşeye, üst üste atması gibi...
Içimdeki düsmanı uyandırdı çatal diller,
Batmamak için kendimi sakındıysam da
Yine de suskunluğumu bozamadım,
Çatlak mantığım, kaşık olamadı, çatal dillere...
Ruhum bedenimde misafir,
Içimdeki düsman uyandı misafir tanımaz,
Suskunluğum..
Öfkeme, nefretime kefeni giydiremedi,
Sadece huzur, huzur dedi, huzur istedi,
Çatlak mantığım, sükunete alışmıs,
Adına yar dedi...
Sevda Gencer...
Gizli yaralar dokunulduğunda başlar acımaya,
Sızlamaya.
Her acı bir ceset gibi kefen ister.
Acıları darağacına götüremedim
Bir tekme vurup, iplerini çekmek adına...
Öfke...
Gece derim, yorgan döşek diken bedenime.
Gece derim, yastık kabus, efkarlı başıma...
Sen!
Hangi yüzüne seslenmemi istersin
Ben her gece öfkeme sarılıp yatıyorsam
Öfkemin parçaları sen.
Her yanlış sert bir çizgi çekti yüzüme
Göz kapaklarımda agırlık olsan, uyku vermek adına.
Gözümü kırparsam, namerdim...
Hayat, her insana bir perde diktirir gözlerde.
Renkten renge, dikişli, nakışlı, desenli, desensiz.
Kimisine dostluk, kimisine düsmanlık.
Kimisine vicdan perdesi,
Kimisine beddua.
Senin icin gözlerimde diktiğim perdeyi mi soruyorsun?
Kapkara, adını koyamadım, karanlığı yeter dedim...
Öfke..
Bir damla gözyaşı olsan kirpiklerimde.
Bir vuruşta yatırırım, zemin dediğim yanağıma...
Dağıldım yine, neyse ki kalemim dik.
Başımı da dik tutmasını ögrenirim zamanla.
Dağıldım yine, içim ezik kaldı
Gururumun önünde.
Bir içimlik dert olsan elimde,
Bir dikişte yudumlarım, büyümemen adına...
Öfke..
Kıvrım kıvrım yollarında, levhalar olsam
Uçuruma doğru, sürüklerim seni...
Melankolik anılara, iki tokat attım.
Içinde sen olanlara kafa çarptım.
Elimde bir lokma aş olsan,
Sakız çigner gibi, dişlerime takarım seni.
Yutmamak adına...
Sen yine de ağlama.
Gözyaşını timsah sayarım.
Üzülme
Sis gibi çökerim hücrelerine.
Bir tezgah açtım,
Senden yana duygularım satılık.
Öfkem desem
Şiirimde...
Sevda Gencer...
Parçalı bulutlu aklımın, buğulu gözleri.
Balta girmemiş ormanda, çıkışı aramak gibi
Gölgelerin arasından yansıyan,
Güneş ışığını yakalamak gibi.
Kalem, kağıt dilde bahane
Sözcüklerin arasında kaybolmak gibi...
Duygularım yağmur olmuş, arada bir yoklar.
En zayıf noktalarımı, hedef diye seçer.
Tebessüm ağırlayacak derman bırakmaz
Ne geçmiş bırakır benliğimde, nede gelecek
Mısralardan, satırlardan, dizelerden.
Bir deli rüzgar misali
Kalemimin şah damarından, akıp ta geçer...
Bir düş görürsün, aşktan yana.
Bir tarafta, şahlanan kır atı.
Diğer tarafta.
Kuşlar ve kelebekler.
Bir şarkı mırıldanır, sevdadan yana.
Kaybolup gitmek istersin aralarında
Her düsle bir başka uyanırsın, gerçeklere.
Her düsle bir başka uyanırsın sabahlara...
Örümcek ağı düşünceler..
Kalsan bir dert,kaçsan bin dert.
Göndersen bir dert.
Tutunsan bin dert silmek adına.
Acı bir deneyim hayat.
Kaşık değmemiş çorba gibi sabit.
Destursuz yüklü düşüncelerin arasında,
Yumruk büyüklüğünde bir kalp.
Iki iki çarpar, sevgi adına
Ve der ki...
Penceren dar, geniş düşünemiyorsun.
Dünyana giren, bir daha çıkamaz hesabı
Baskı yapıyor ruhuna.
Hiç dert sofrasına oturmamışsın.
Yüreğin anlamaksızın kesip biçiyor sözleri.
Hep ben diyorsun.
Bencilliğin tadı damağında yapışmış.
Tutumların bir öyle, bir böyle.
Disipline koyamamışsın.
Dilin pabuç misali uzadıkça genişliyor.
Kaypaklığına aldanan sözleri
Kayak misali kaydırıyor.
Örümcek ağı düşünceler.
Sabitlikten kopmuyor...
Sevda Gencer...
Içimde yarım kalmış bir hayat var,
Verdiğim sözler yas tutuyor,
Ettiğim yeminler, ağıt yakıyor,
Bense korkuyorum yaklaşıp dokunmaya...
Nabzıma vuran gecelerin şerri,
Her geçen gün yokluğuna düşen kirpiklerimi sayıyor,
Uzaklığın yakınlığın, arasında kalan nemli gözlerim,
Yokluğunu düşürüyor, göz çukuruma...
Aşk!
Iç çatışmalarıma yenildim,
Soğuk ölümler değiyor enseme,
Hadi gel,
Öfkemin gölgesinde dinlendir, uyuşuk yorgunluğunu...
Işte bir gece daha, zamanın tenine değmeye hazırlanıyor,
Derin bir nefes aldırdım sözcüklerime,
Yorgun düşmüş masa üstü dalgınlıklarıma
Suretime gönderdiğin son sözünle, sükutu giyindim,
Halen bıraktığın yerdeyim...
Yıllanmış kederlerim kanıyor,
Kan damlıyor çırılçıplak geceye,
Nefesinin köşe kıyılarında beklemekten,
Yoruldu heyecanım
Ayaklarıma dolanan geceyi gündüzü,
Dizlerime yatırıp sallamaktan yoruldum...
Senli düşüncelerim genişledikçe, daralıyor yatağım,
Tavana yapışan gözlerimi düşür,
Içindeki dipsiz uçurumlara gönder beni,
Bırak yetim kalsın anılar, gökkuşağı yıllar geride kaldı...
Çatık kaşlarımın arasında kaynattım sensizliği,
Zaman, hoşçakal demeden göçüyor şimdi,
Son buseni gönder, karanlığa düşmüş çehreme,
Tokat çarpar gibi yapışsın, yanağımdaki bene...
Ölüm düşkünlüğü ruhuma, son sigaramı ikram etmeden,
Yolunda parçalanmış yüreğimi topluyorum,
Bir ah patlıyor içimde,
Uzaklığına düşen umutlarım, vurgun yemiş gibi,
Soyunuyor ruh enkazıma...
Uykularımı kımıldatan hayalinle,
Bir gece daha kapatacağım gözlerimin şemsiyesini
Kısırdöngüm, karabasanımla,
Üstünde salya sümük yalnızlığımla,
Bu benim sana son vedam....
Sevda Gencer...
Her gece bir başka sarmaya çalışır ışıklar
Içinde bulunduğum bu şehri
Işıklar mı yeter, asiliğini sarmaya.
Voltajı düşük caddelerin, karanlığın kollarında kaybolduğu gibi
Dört duvarıma gömdüm yalnızlığımı
Yalnızlığım ses geçirmez...
Bu şehirde gökyüzünün tek bir yıldızı olmaz.
Bir tane düşüverse, göz kırpmadan kalır, kaçmaz.
Hangi sapan yeter, kilometlerce uzaklığa,
Gökyüzünü yalnız bıraksın diye, vurmak adına...
Bu şehirde gökyüzü dört mevsime gebe,
Duyguları bulutlu, sancıları hiç bitmez.
Güneşi yalan, yağmuru şiddet
Yağmuru şiddetle vurduğu gibi
Stres yağmuru gibi
Üstüme yağdı yalnızlığım...
Ne sevmen yürekten oldu, ne gelmen ebedi.
Ben her gece bir kez atarım seni içimden.
Bastığım yerlerde, adımlarım iğne
Kaybolup giderim, gölgelerin arasında
Silemedim pas tutmuş yalnızlığımı...
Hangi çatı altında hayat var.
Kupkuru gürültüler, tırmalar kulaklarımı.
Beynimi sulandıran dillerle.
Bir milim dışarıya kaymaz yalnızlığım...
Bu şehirde insana tek arkadaş kitap.
Yüz üstü bırakmaz, sırtından vurmaz.
Hangi çatı altında yüksek sadakat var.
Sevgiden aşktan yana.
Kapattım kapılarımı dış dünyaya
Sağırdır odalarım, ses geçirmez.
Ağzından emziği alınmış bebek gibi
Ağlıyor yalnızlığım
Çatlasın...
yüreğimin dört duvarında gezinen insan
bakın etrafına
bir gölgelik duvar kaldı mı
söyle
ölü çıkmış gibi bir havası vardır içimin
gece ağıt yakar
gündüz yorgan döşek yatar
bir aşk vardı
her kızdığında gözümü taşlayan
bir aşk vardı
gözleri kırık cam
yüreğimin dört duvarında gezinen insan
sonsuzluğa uzanmış cümlelerin arasından
kaybettiklerimi ver bana
karanlık bir bulutun ardına sığınan nefesinle
doldur yüregimi
öptü yorgunluk
su yüzünü...
Dudaklarından dökülen her sözün altına sığındım.
En güzel sözlerimle seni kalemime aldım.
Yüreğim adını hecelerken, kalemim sayıkladı
Seni düşünmekten aklar doldu saçlarıma.
Sözlerinle ruhumu okşayan yar
Bir selam ver bana, yüreğinden kopsun...
Düşünce kaleme güç verir,
Sevgi, aşk ilham verir,
Emek verdim sevgime
Destek oldun kalemime
Derman dedim kalbine
Sözün geçmedi gönlüme
Bir selam ver bana, yüreğinden kopsun...
Varlığın ile yokluğun arasındayım.
Karanlıktan geldim.
Bir kurşun kaleme benzeyen hayatımı
Silgi ile sildim.
Kalbi dar olan, sözün büyüklüğünü algılayamaz.
Sözleri çarpıtansa, yüreği ile ortaya çıkamaz.
Bir selam ver bana, yüreğinden kopsun...
Acı ile başlayan sözler, tatlıyı bulamaz.
Ne anlatabildim, ne dökebildim ortaya.
Işte yine bir şiir oldun, yazıp ta nokta koyamadığım.
Mutluluğun peşinden koşmaya kalksam,
Beni görür görmez, kaçmaya başlar.
Kelimelerin tükendiği noktadayım,
Bir selam ver bana, yüreğinden kopsun...
Bitmeyen çilemin baş tacı,
Yüreğimden kalemime dökülen sözlerimle,
Işte ben geldim.
Gidiyorum..
Çok özel bir perde dikti gözlerim,
Bir gün açar, bir gün kapar.
Son günlerde açıldığı yok,
Adı isyan perdesi.
Hayat bir nefes kadarsa
Varsın nefesim zehir koksun sensizliğe,
Bir selam ver bana, yüreğinden kopsun...
Düşüncelerimi peşpeşe sıraladım, cambaz ipinde.
Ip ile bütünleştirdiklerim hareket içinde.
Düşürdüklerim, çelişkilerim, korkularım içinde.
Seni bana getirmeyen yollara inat,
Bir selam ver bana, yüreğinden kopsun...
Sevda Gencer...
aç gözlerini
uyan
yeniden doğabilmenin imkanı yok
yaşama dair bir savaş ver
ölüme dair suskunlugu kaldır
uyku
ölüm çizgisidir
dur durak bilmez gözkapaklarda
zamanın oltasında savunmasız bir balıktır
yoklukların diş izlerinde oturan insan
al gözlerini bakışlarımdan
vur gitsin bakışlarımı
içindeki yarım bıraktığım parçalara
sözlerinle taşla ruhumu
günahkarım
bir uzaklık biriktirdik tarih kitabımızda
ne noktasına konabildik
nede virgülüne
her sayfası
bir düşünce...
Sevda Gencer
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!