bir örümcek ağı
sağ gözümden sol gözüme uzandı
geceler tırnağını kestirmedi
ayrılığı batırdı her gelişinde
aşk dalım
yüküm ağır mı geldi
gel şimdi
sol yanıma sor hayatı
durmaksızın alaylı nutuk çeker...
açamadım yüreğinin esrar perdesini
asabi yelkenlerimi indiren sözlerin yalan mıydı
içimizdeki tarih defterinde biriktirdik
bütün isimsiz savaşlarımızı
zaman mum gibi eritti gergin tenimizi
yol kırıldı
gölgem buz kesti
adımlarımda...
ayakları bale pabuçlu aşk
uçmaya hazır kanatlarım kırıldı
dolgun dudaklı gecelerin
nöbetimi her öpüşünde
ben en çok geceleri oydum gözlerimle
sen
beşinci mevsimimin adı
gidişinin ardından
bir gönül koydum ağıtlarıma
şimdi
limon rengi yorgunluğum masamda...
ne olurdu yeniden
açmaya çalışsaydık aşk kilidini
derinden derine kucalasaydık
oysaydık köşe kıyısını
belki bir darbede
keşkeler yok olurdu...
bırak
gölgenin yüreğinde kalsın bekleyen
yaşanmamış hayatlar çizerek.
kalbinin bir meçhule tutunmasıyla
son nefesini verecek gölgendeki...
kaçtın
esareti soğuk coğrafyamdan
kırıldı gözümün ışığı
kayboldum içimde
önüme çıkan bütün senli duygularımı katlettim
kader
gişesinde kesti biletimizi
iki çatal yola...
içime düşen son sözün
derin darbe.
ölü olarak kıyıma vuracak
günün birinde...
Sevda Gencer
19/09/2011
bugün yine seni düşündüm
bir damla gözyaşımı bıraktım yüreğime
bugün yine karlar yağdı korkularıma
defalarca yırtıp parçaladığım aşk kefenlerini saydım
söyle
hangi mevsimin adıydı gözlerin
kapımdan geçmez oldu
bazen dil bilmeyen aklımla
dudağımı uçuklatan dilsizliğimle
gitmekle kalmak arasında kaldığım suskunluğumla
cehaletimle
sağırlığımla
körlüğümle
çıktım karşına
aşk
dilimdeki zincirleri kırdı
hiç beklemediklerim
duvarlarıma çizgiler çekti
gözümü oydukça vahşileştirdi
bazenli belkilerin keşkelerinde
derimin altında vicdanı kurutup
kavgama bağlattı
her geçen gün
içimizde cüce kalmış aşkla yıkandık
keskin sözler topladık heybemize
sayısız gecelerde coğaldı kavgamız
inceldiğimiz yerden parça parça dağıldık
şimdi
sensizlikle çürüyüp leş kokan hayallerim var
son bir vedanı çizmeye gel
ruhumu noktalarla taşlamaya gel
aklın keskin bir kılıç olsun
çıplak avuçlarımla tutunayım
yırtıp geçsin avuç çizgilerimi
kanatsın
aşk ve kavga
düşünce basamaklarında yargılandı
ne eline nede yanağına
bir tatlı buse değdi
seni düşünen beynimden vurmaya gel
yasakları kurşunlayan gövdemden vurmaya gel
fikirlerimden
kalemimden
aşk ve kavgamdan vurmaya gel
bugün yine seni düşündüm
içimdeki sessizlik büyüsüne bıraktım yorgunluğumu
bugün yine seni düşündüm
ruhuma yansıyan asiliği tırnağımla kazıdım
Sevda Gencer...
Kederliyim,
Içimdeki hıçkırık seline kapıldım,
Azgın yolların alınganlığı kadarım
Ölüp ölüp dirilen sokaklar gibiyim
Beni bırakma desem,
Manası yüreğimde saklı,
Çekilmez gönül penceresi...
Sen!
Ah sen,
Tellerimde dolaşan posta güvercinim,
Gözlerimden taşıyor Ağustos sonu yokluğun
Elime sen diye aldığım kalemim
Bir başka yazıyor şimdi
Incecik bir daldın, ellerimden uzak,
Tutmaya çalıştıkça, terledi avuçlarım...
Sensizliği işliyorum gönül defterime,
Perişanım, boğuldum
Hırçınlaşan yanlarımı soy tırnağınla, tutukla yalnızlığımı
Mesafenden yalın ayak kaçan korkaklığımla
Suçla inançlarımı,
Aşağıla, sensizliğe düşüp kalkan kirpiklerimi
Zehir gibi, acı ayrılık sürdüm, nikotin tadında dudaklarıma,
Yaktı kavurdu beni...
Tükettik, bitirdik aşkı, alnımızın çatından vurulduk,
Bir astım krizi kadar nefessiz bıraktık,
Migren ağrısı kadar sızlattık, bitkin solgun bıraktık
Birbirinden ayrı bağımsız, parça parça döküldük mesafeye,
Bundan sonra
Dünyanın tüm dillerini su gibi içsek nafile,
Dekoltesi derin utanmaz geceleri, terbiye edemedik...
Kaldır başını, sustuğun yerde sessizlik infilak etti,
Gecelerin sırıtan karanlığında kaldı,
Son bir defa dokun kalbimin duvarlarına,
Yüreğim bakışlarına demir atamadan, yolun felaketim oldu,
Küf kokulu duvarlara çiviledim anıları
Yitirdim, solgun fotoğraflarda kalmış, asude yılları...
Giyim kuşamı bir çocuk kıyafetiyle, süsledik püsledik bu aşkı,
Ben her geçen gün küçüldüm içinde,
Ağzı süt kokan çocuklar büyüdü
Aynadaki aksimiz tükürsün yüzümüze,
Arabesk yüreğimizin matemine kapıldık...
Tuttun ayrılığın elinden, tecrübesiz değil artık,
Sana gitme diyemeden,
Dara düşen avuç çizgilerimi boyadı engeller
Artık homurdanmasın kader,
Yokluğuna üşüyen, buz kesen ellerim düştü...
Bir başka mevsime,
Senli düşer mi düşlerim?
Sakar tebessümlerimi dudaklarıma gömerek susuyorum...
Sevda Gencer...
Bazen
Göz açıp, kapanan zamanın içinde
Başucunda dokunulmayı bekleyen
Anıları izlersin...
Bazen
Aldanır insan
Hayatın yazdığı senaryoyu
Oynamak zorunda kalırsın
Değiştiremezsin....
Bazen
Hayat bir uçurtma gibidir
Havada durdukça, sabit tutmaya çalışırsın
Onunla birlikte savrulmaya başlarsın....
Bazen
Aşk karmaşadır
Silip silip tekrar yazarsın
Herşeye bir anlam koyarsın
Işte bak gökyüzünün çocukları yıldızlar, misali
Bütün güzellikleri, gözlerinde misafir edersin.....
Hatalar, eksikleriyle kafa tutar insana
Bir yanda
Buram buram kokan özlem
Diğer yanda
Öfke
Vakitsiz kapını çalan duygularınla
Kalırsın bir başına....
Bazen
Umutlarının, hayallerinin peşine düşersin
Bir yanda hayal kırıklıkları
Diğer yanda
Avuçlarından kayıp gidenler
Ne tarafa dönersen dön
Iki gözün gördüğü tek nokta
Koskoca bir sıfır....
Sevda Gencer...
söylenmemiş sözler gelir aklıma
bazen derken çoğu zaman olur
hayat izin vermez mola vermeye
bazen düşüncelerimi bırakıp gidesim gelir...
bazen
Işte yine yarım bıraktım kendimi
Anlatamadım..
Sözleri kurşun gibi yağdırdı dilim,
Şimdi çırılçıplak kaldı,
Üşüdüğümü hissettiriyor bana...
Ruhumu kapalı perdelerimin ardında gizledim,
Nice sahnelerden kaçtım.
Son perdeyi zorla indirmek istedim
Gücüm yetmedi
Kalbim müsade etmedi
Sabır dedi, sabır,
Geçecek
Defalarca düştüm kaçıs yollarına
Geçmedi...
Hangi duyguya söz geçirmeli
Hangi yargının hükmünü vermeli
Inim inim inledi, özlem duygularım
Dağıldı yüreğim
Şimdi kaçış yolunda,
tek bir nefes arıyor
huzur adına....
Seni kaybetmemek için,
dört mevsim oldum yolunda.
Korkularımın üstüne cesaret yağdırdım,
ağac oldum,
defalarca kurudum, yaprak döktüm.
Bir tebessümunde,
tekrar açıldım...
Her gece aşkı yıkadım çırılçıplak.
Kalbimin en güzel köşesinde uyuttum.
Gün geldi, dayaklık sözler, eklendi üstüne,
korku, endişe, telaşla,
üstünde durdum, korudum, sakındım.
Şimdi güzelliğini yitirdi içimde...
Tesellisi olmayan gecelerin, koynuna attım kendimi,
şarkılar, türküler,
eskiden ağlatırdı beni.
Şimdi düşündürüyor.
Şu kaleme bir türlü kendimi sevdiremedim
Beni böyle kelimelerle oynatıyor.
Ne sözlerim, nede şiirimin dili eksik kalır.
Ben hangi noktanın duygusunda kalayım,
acılar yetiyor.
Sen bir nokta koy bana.
Onunla kalayım...
Sevda Gencer...
Topla dağınıklığımı.
Börtü böcek düşüncelerimi ayıkla.
Beklentisi ömür tüketen umutlarımin rengini değiştir.
Bir aşk soluğu aldır kalbime, ısınsın duvarlarım,
Sırtımdan teri eksik etmiyor kabuslar...
Öfke sapladım gecenin görünmez çıplaklığına
Uykusuz kalmış düşlerimle, bir tabure çektim
Sabahçi kahvesi düşüncelerimin arasına
Bir rüzgar esintisi dokunuyor çehreme,
Çenemi gerdikçe yoran, esneyişler yüklüyor...
Rüzgarın hışırdattığı yapraklar gibiyim
Kederler yuva yaptı gözbebeklerimde
Saçlarımı yaladı umutlar, sabırsız beklentilerimle eğildim önlerinde
Derin bakışlarınla salladın, sabrımın beşiğini
Kaçış ızdıraplarıma geçirdim, azı dişimi...
Topla kelimelerimin nokta virgüllerini.
Uçuşan nefeslerimi hedef al.
Aklımdan geçişlerin doldursun boşluklarımı.
Parmaklarıma bulaşan yalnızlık lekelerimi silsin
Terlemiş perçemin yabancılığı tenimde,
Üşengeç ellerim dokunmaya...
Ah!
Ne büyük acı aklımda seni düşünmek,
Vakti gelen sitemlerimi, otobus durağında uğurlayıp
Bir yenisini almak.
Her geçen gün bozuk atsam da sensizliğe
Gel de isyan etme, tutanaksız kalmış mesafeye...
Ah sensizlik
Gaddar yağdırıyor saçımın herbir teline
Kaybetme korkularımı sardım tütün kağıdıma
Aç karnına dumanlı nefesimle gönderdim buğulu camlarıma
Şiirlerimin ağıtlı doğum sancılarında
Bir kaşık suyuyla ebeyim başlarında...
Gecenin her noktasına girişen düşüncelerimle
Ruhumun enkaz yığınlarında bıraktım, senli anılarımı
Iğne uclarına batan hiçliklerimle
Dünyanın neresini öpsem nafile
Cesedimden rüzgar gibi geçsin bakışların...
Yüreğinin demir sürgüsünü iyi çek
Gidenlere seyirci kalmaktır hayat...
Sevda Gencer...
vedasız çıplak olur aşktan kaçışlar
sessiz bir türkü çığırır...
adımları saymaya başladığında
bir ateş canlanır ardında
bir dönüp baksa
belki ruhu ateş alır
gitmeler karanlık dönüşler suskun olur
çarkı sinsice dönen
karanlık bir mağaraya benzer gitmeler
iradeyle büyür sırlarla beslenir
yırtılması güç yalanlar diker esrar perdesine
dört mevsim uğramaz tırnak ucuna
ve sonra
nice sonra
bir dönüş gelip oturur suskunluğa
ayağa kaldırmak istesen
tekrar kaçar düşkün yollara
gitmeler karanlık dönüşler suskun olur
şimdi yazmak seni yüreğin çığlığında
kalemin döktüğü gözün gördüğü her satırda
şimdi yazmak seni bir hiçliğin boşluğunda
yokluğunu dile getirmekten korkuyor kalem
haydi
suskunlugunla kır belini
çıplak bir kacış ver bir kez daha
her dönüşün suskunluk büyüsü bozulsun
her dönüşün bir gerçeğe itirafı olsun
sus artık diyeyim
sus
Sevda Gencer...
Bırakıp gidişlerim, sancıyla geri dönüyor bana.
Içimdeki karanlık tünelden geçiyorum
Ağır adımlarla.
Seni benliğimden yok etmek istiyorum
Çoğalıyorsun adımlarımda.
Kafamdaki soru işaretlerini bırakıyorum
Attığım her adımda.
Uzaktan sesin koşup gelse kulaklarıma
Tutunurum sesinin tonuna...
Sonbaharın anlamı dökülen kuru yapraklarında
Ben hangi mevsimde düştüm yokluğuna.
Hüzündür beni tanıyan, kaçmak nafile
Her yüzüme çarptığında, rüzgara teslim edendir.
Dökülüp savrulan kuru yaprakların,
Öncüsüyüm...
Içimdeki küresel ısınmaya, duygu seli yüklendi
Bilmem kaç damla gözyaşım yağdı üstüne.
Kaç ölüm var, yokluğunun kıyısında
Söyle, hangisinde bıraktın gözlerini
Yok oluşumu görmen adına...
Bende bıraktıklarına kaynar sular dökmek istiyorum,
Satmam karamsarlığımı,
Bedenime giydirmişim, parçalanmak ister.
Kulağıma küpe diye bıraktığın ses tonun,
Çınladıkça düşer bağrıma...
Sen olmadan hiçliğim bahanelerin altında,
Can çekişiyor..
Yarınlara sattım umutlarımı üç kuruşa.
Elimin tersiyle ittiğim düşlerimi sattım
Hercai yarınlara.
Şimdi,
Hangi umudun yanından geçsem
Şansımı denemek adına...
Söyle bana,
Hangi yolun tozu dumanında bıraktın ahını.
Gidip üzerinde toprağımı kazayım
Sırdan geçen bedenim, dikenler üstünde
Kirpiklerinin tek bir telinde, asılı kalayım...
Ne geçmişime sarıldım
Ne geleceğe.
Belki birgün diye başlarım
Hayal kurmaya
Hayaller tutulmaz...
Sevda Gencer...
Hep yazıya eklenmeyi bekliyor, içimdeki sesler..
Ne konuşma taraftarıyım, nede susmaktan yanayım,
Sevmiyorum içimdeki sesleri,
Beni böyle hep yanılgıya düşürüyor..
O yüzden kelimeler eksik.
O yüzden yaralı ve zayıf,
Sevginin tam göbeğınde,
Akbaba...
Sevda Gencer...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!