yağmur yeni dinmişti,
kaldırımlar kendi yansımasını siliyordu.
durak boştu;
bir bank,
ve üstünde ıslanmış bir hatıra.
rüzgâr, saçlarıma değil,
eski bir bakışa dokundu.
otobüs tabelası paslanmış,
yönü hâlâ aynı: sen.
elimde buruşmuş bir bilet vardı,
tarihi silinmiş, kokusu kalmış.
baktım,
ve içimden biri fısıldadı:
“hiç gitmedi aslında.”
şehir ağır ilerliyordu,
insanlar, konuşmalar, vitrinler —
hiçbiri seni taşımıyordu.
ama bir kuş,
tam o anda kanat çırptı;
korktum.
yere düşen gölgesi
senin adını andırdı.
bir çocuk geçti elinde simitle,
göz ucuyla bana baktı.
ben, bir kelimenin kıyısında duruyordum;
söylesem,
her şey bozulacaktı.
rüzgâr tekrar esti.
cam gibi soğuk bir akşamdı.
yoldan geçen otobüslere baktım —
hiçbiri senin otobüsün değildi,
ama her biri seni getirecek gibiydi.
bir an, gerçekten oradaydın sanki.
başını cama yaslamış,
yine yansımanı düzeltmeye çalışıyordun.
ve ben,
sana değil,
kendime baktım o an.
durakta bekledim.
akşamı, rüzgârı, sessizliği.
hiçbir şey değişmedi;
yalnızca yağmurun sesi azaldı.
ve içimden biri dedi:
“git artık.”
ama kalbim,
yerini ezberlemiş bir yolcu gibi
kıpırdamadı.
belki sen çoktan gittin,
belki ben hâlâ gelmedim.
bilmiyorum.
ama biliyorum ki —
belki de ben değilim,
bekleyen.
sessizliktir, benim yerime.
ve anladım:
karşılıksız sevmek,
hiç gelmeyen bir otobüsü beklemek gibiymiş —
gelmeyeceğini bilip,
yine de durakta kalmak.
çünkü bazı bekleyişler,
insanın kaderi kadar sessizdir.
ama sen bilmezsin —
ben hâlâ oradayım.
Kayıt Tarihi : 18.10.2025 23:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!