Sesini Kaybedenler Ülkesinde

Ali İset 3
9

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Sesini Kaybedenler Ülkesinde


Bu hafta, boyaya batırılıp rengârenk bir oyuncak gibi sokaklara salınan köpeği yazacaktım.
Süs havuzuna defalarca atılıp çırpınışları kahkahaya karışan kediyi…
Belki birkaç insan utanır diye, belki bir vicdan kıpırdar diye…

Ama sonra düşündüm:
İnsanın kıymetinin bile ayaklar altında olduğu bir ülkede,
konuşamayanın, derdini anlatamayanın, savunmasızın kıymeti ne kadar olur?

Hani yüzünde gülümseme taşımayı unutan bir toplum var ya;
sevinci bile “story” çerçevesine sığdırınca yaşayan,
acıya ise bir saniyelik baş çeviriş fazla gelen…
Orada bir hayvanın feryadı ne kadar duyulabilir ki?

Bu yüzden konuyu değiştirdim.
Çünkü bazı yaralar, görmezden gelindikçe daha da kanıyor.

Urfa’da, “şaka” adı altında yapılan o akıl almaz canilikten söz etmek istiyorum.
Hani bir zavallının makatına kompresörden hava basacak kadar
vicdanını yitirmiş insanlar var ya…
İşte o an, insanın sadece hayvana değil,
kendi ruhuna karşı bile bir savaş açtığını anlıyorsun.

Bir şaka değil bu.
Bir gülme anı hiç değil.
Bu, bir toplumun ruhunun çatırdamasıdır.

Çünkü insanlık, bir hayvana yapılan eziyette sınanır.
Konuşamayana merhamet etmeyen, güçsüzü korumayan,
gözyaşını gülüşe malzeme yapan bir toplum,
kendi geleceğine de aynı hoyratlıkla davranır.

Kimi der ki: “Hayvan işte, abartmayın.”
Ama mesele hayvan değil.
Mesele, insanın insana dönüşememesi.
Bir kediyi havuza atanın eli, yarın bir çocuğun saçına da ağır gelir.
Bir köpeği boyaya bulayan zihnin,
yarın bir insanın onuruna da aynı hoyratlıkla saldıracağı kesindir.

Biz bazen sanki şöyle bir ülke gibiyiz:
Acının üstüne halı serip misafir ağırlayan,
yanı başında can çekişene gözlerini kapatan,
vicdanı yalnızca sosyal medya beğenisi kadar çalışan…

Ama yine de yazmak zorundayız.
Çünkü yazmazsak bu karanlık büyür;
yazmazsak kötülük kendine yer açar;
yazmazsak, suskunluğumuz suç ortaklığına dönüşür.

Ve ben bugün,
boyaya bulanan köpeğin hüznünü,
süs havuzunda boğulan kedinin kederini,
Urfa’daki o zavallının sessiz çığlığını
bir tek cümlede toplamak istiyorum:

“Bir toplumun vicdanı, en savunmasızın üzerindeki elin ağırlığından anlaşılır.”

İşte bu yüzden konuşacağız.
Çünkü onların sesi yok.
Ve belki de bizim insanlığımız,
tam da onların sessizliğine vereceğimiz tepkiyle ölçülüyor.

Ali İset 3
Kayıt Tarihi : 25.11.2025 10:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!