Bir kağıt vardı yüreğimde,
Beyaz, ucu yanık ve boş.
Sarıldım hemen kaleme.
Yazdım, yazdım, yazdım...
Dualarımı,sahipsiz bir şiir diye.
Koşarız beraber yağmurda, ıslanırız,
Ellerini tutarım, sarılır sımsıkı, ısınırız.
Bir öpücük kondururum dudağına,
Göğsümde başın, nefes nefese kalırız.
Sen varsın, ben varım ve sihirli bir dünya;
Tüm gerçeklerin ve sensizliğin inadına,
Dünya daha mı soğuk? ...
Olsa ne fark eder?
Vuslata yetişir aşkı,
Döner, ille de gelir...
Kavuşur şemsine.
Bahara erer çiçekler,
Ve eski savaşçı günleri aklına geldi,
Son defa kahramanca kılıcını çekti.
Artık genç değildi, titriyordu elleri,
Hamlesini yaptı ve söktü yerinden kalbini.
İki damla gözyaşı, birini rüzgar aldı,
Diğeri, yaşlanmış yüzünde asılı kaldı.
Ne masal bitince,
Ne de ejderhaya yenilince...
Yüreğinde ki aşk dinince;
..........Ölür şövalye!
Devler, kaf dağları,
Şatolarda tutsak, imkansız aşkı....
Taammüden sevmek suçum,
Hafifletici sebepte yok üstelik.
Ruhum zindanlara mahkûm,
Ceza; ağır müebbet, sensizlik...
Sakın bana yalnızlığı anlatma!
Yalnızlık nedir, en iyi ben bilirim.
Uykusuzluk mu? O'na hiç girme,
Gözlerini tavana en iyi ben dikerim...
Gökyüzüne kaçan balonlara bakakalır,
Suçluluk duyan çocuk çaresizliğim.
Gidenlerin arkasından ağlamayı,
Kaçırdığım balonlardan öğrendim...
her şey gidiyor birer birer,
mevsimler eski mevsim değil
yapraklar bile tuhaf düşüyor
sararmayı beklemeden.
toprak eskisi gibi kokmuyor
yağmur bile o yağmur değil
Bir varmış, bir yokmuş;
Masalların en sihirlisi.
Bir Eylül sabahı doğmuş,
Yok ülkenin güzel prensesi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!