Bir kutlu ses çağırdı.
Görev yine ağırdı.
Yiğit olan duydu da ,
Namert yine sağırdı..
Bir şiir demindeyim hecelerim buğulanmış
Rengimde uzakların tarifsiz hasreti var
Bir şiir demindeyim hecelerim ıslanmış
Kalemimde göz yaşı kağıdımda elem var
Bir şiir demindeyim dertlerimle uyaklı
Bu meslek, ilk insanla bir doğmuş.
Bugünlere değin kılavuz olmuş.
Her nefeste hakikati öğretmiş.
Peygamber, kavmine öğretmen olmuş.
Toprak ve kan hiç bu kadar sarılmamıştı birbirine hüzünle.
Ve toprak hiç bu kadar pak değildir o güne kadar.
Zira şehit kanıyla yıkanmaktadır durmaksızın.
Kara, kızıl, sarı, renk değildir mananın yükü o gün.
Çünkü iman renkte değil yürekte belli olur.
Kopan el, kol, bacak eheminyetsizdir bu uğurda.
Hainin kahpenin olduğu yerde
Anne feryad eder evladım nerde
Gün batar gün doğar devran dönerde
Kan düşmüş toprağa can geri gelmez.
Şimdi diyorlar ki ayıya dayı.
Demezsen sokaklar hep çıkmaz sokak.
İstersen uzanıp tutuver ayı.
Çıkar yol iltimas torpilden sokak.
O gün ülkünün neferleri haykırdı:
-Kanımız aksa da zafer İslam’ın.
Eylülde yiğitler derdest edildi.
İslam için haykırdı, çırpındı diye.
Zindanlar bir ölüm sessizliğinde.
Çığlıklar var ruhların derinliğinde.
İster hiciv kabul edin isterse sitem.
Rütbesize, makamsıza kör bakar düzen.
Görene aşikar, ne sırdır bu ne de bir gizem.
Dayısızı köprüden geçirmez düzen ..
Dünyaya geldi Adıyaman’da.
Okumak yazmak zordu burada.
Yoklukta zorlukta boldu sılada.
Ne yapsa olmadı kaldı arada.
Asker olmaya Söğüt’e vardı.
Trablusta bir avuç vatanseveri ,
Şeyh Sunusi, Musa, Eşref Senceri,
İtalyana direnen tüm müminleri,
Yad ederiz özlemle Enver diyerek.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!