Ömür defterime kara çaldılar
Kalemi kırılan sultana döndüm
Günahsız garip bülbülü vurdular
Gülleri solan bağbana döndüm
Islak gölgeleri mandallayarak güneşe sunuyorsun
Kuruyan sol kolumu donan sol yakamı Göğün boşluğuna sıkıştırıyorsun
Yapma eyvah ,ah, mizah
Sonra ip kopuyor gölgeler sallanıyor
Kırmızı kazağımın canına okumuşsun
Unutulmuş bir fotoğraftayım
Ellerinin arasında asılı
İlmiğin boynumda
Ben darağacında
Masallar böyle bitermiş
Gitmem diyenler gidermiş
Gökyüzünde renkli bir uçurtma var
Yüzüne düşmüş bir sonbahar
çiçek bahçesi olsan ne fayda
Solmuşsa saçlarında papatyalar
Kentlerin büyük yalnızlığından geldim sana
Sokağın buruk hüznünü önüme katarak eski gecekonduda bir çocuğun sevinci, baba evinden ayrılan gelinlik kızların ağlamalarına karışırken
Ben gri bir kentten geliyorum sana
Yağmur yağıyor kentin dar sokaklarına
Sana aşık mı olmalıyım
gri saçlı kadın
Kırmızı dudaklarını öne çıkarmışsın
Kocaman gözlerine siyah bir şeyler sürmüşsün daha da siyahlaşmış
Güzel bakma öyle
pek anlamam ben
Bir insan ölünce
Yüzlerce gülde
Ölürmüş.
Ölüleri
Ölüler
Kalk gidelim.!!
Tüm kalabalıkları yalnızladıysan
Hayatının mefhumunu anladıysan
Sevdiklerini yetirince sevdiysen
Geldiğin o ilk yeri özlediysen
bir kargaya akşam üstü söz verdim
sonra göğsüme yatırıp
boş bir çay bardağını
İç kırıklıklarıma dayadım.
Karıncalar sulara doğru yürüyordu
Sırtlarında azıkları
İnsanlar onları ezip geçiyordu
Karıncalar savaşmıyordu
Karıncalar karıncalar karıncalar
En cesur ordular…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!