Tez elden sarıldık işe
Yalan diyen beri gelsin
Dünyada oynadık başa
Yalan diyen beri gelsin
Elde ne var ne yok sattık
Her ne söyler isen gülüp geçiyor
Eşinip geziyor zatı muhterem
Kendince kayırıp adam seçiyor
Şişinip geziyor zatı muhterem
Hak, Hukuk’tan zerre nasip almamış
Zorla şartlarını yık benliğini
Etmesin şan, şöhretin seni kör, sağır
Vakit dersen işte tam bu vakittir
İhmalin bedeli ağır mı ağır
Gün bu gündür an bu andır ey nefis
Bölük pörçük yine gönül
Diyar, diyar diyarlarda
Pakistan, Afganistan
Bir parçası Irak’ta
Nasıl dayanacak ki bilmem
Yürek yine firakta
Öyle baharlara hasret ki gönlüm,
Yar! Ney leyim sensiz gelen baharı?
Söndüremez sinemde ki bu; har-ı,
Ne Erciyes, ne de Ağrı'nın kar-ı,
Yar! Ney leyim sensiz gelen baharı?
Saat on sekiz otuz
Günlerden Pazartesi
On iki nisan
Bin dokuz yüz yetmiş dokuz
Ben Isparta’ ya giriyorum
Yağmurlar altında
Biz böyle değildik ezelde
Söyleyin Allah aşkına ne oldu bize
Meyillenmez idik böyle kem söze
Ecdadın mirası bu değil bize
Tabiiki tenzih ettiklerim var
Gel görki ve lakin anlatayım
Hayat denen şu bilmece
Topu, topu bir kaç hece
Açtım gözüm yumdum gözüm
Gelip geçti bilmem nice
Değişti değerler, değişti dostlar,
Bilmem ne söylesem, nasıl anlatsam?
Değişti icraat, değişti kastlar,
Bilmem ne söylesem, nasıl anlatsam?
Teğet’le teyyit’i karıştırdılar,
Bir bebek ağlıyor on yedi aylık // Ağlar bebek umutsuzca yarından
Bebeğe yapılan bu rezilliği, // Dil varmıyor söylemeye Ar’ından
Duyup ta nasıl dayanır şaşarım // Nasıl çatlamaz duyan yürek Zar’ından
Hele düşünelim dostlar derinden // Yanıp tutuşurken Alem Har’ından
Bağışla ey bebek bağışla bizi, // Sana değil bize düşer ağlamak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!