Duvara astım içimdeki yıllanmış suskunluğu sessizliği ,
Çerçevesizdi.
Seninle çizdiğim bütün yollar
çoktan silinmişti hayattan.
Her baktığımda,
bir yüz değil
bir eksiklik dokunuyor içime içime.
Masadaki saati durdurdum.
Zaman artık
bir mezar taşı gibi duruyor masamda.
Akreple yelkovanı da ayırdım…
Çünkü ne ben sana varabildim,
ne sen bana gelmek için bir adım attın
Alnından öptüm yalnızlığı bu gece içime çeke çeke
Başka kimse kalmadı içimde
Işıkları kapattım perdeleri çektim,
Karanlık,yalnız odaya değil,
içimde susmayan seslere çöktü.
Bir ben kaldım,
bir de senden arta kalan sessizlik.
sensizliği alnından öptüm bu gece defalarca
bir veda gibi değil,
bir teslimiyet gibi.
İçimde sana ayrılmış bir koltuk var hâlâ.
Çökmüş , kenarları sökülmüş rengi solmuş,
Yıllar boyu üstüne oturmayan bir hayalin ağırlığıyla.
Her bekleyişte biraz daha içine göçüyor.
Ve ben,
o koltukla konuşuyorum hiç durmadan doya doya
Alnından öptüm yalnızlığı bu gece içime çeke çeke.
Çünkü gidişinle gelen şey
yalnızca sessizlik değildi.
Adını anınca,
dudaklarım değil
kalbim titriyor
İçimde yankılanan bir ses değil bu…
Bastırılamamış bir iç çığlık ,feryat ,figan
Sessiz, ama zehirli.
Ne çıkmak istiyor
ne içimde kalmak ,anlamsiz bir duygu
Yalnızlığı alnından öptüm bu gece...
Çünkü o bile senden daha sadık bana.
Sana yazılmış ama gönderilmemis mektuplar var hâlâ.
Çekmecemin en dip yerinde,
tozla, suskunlukla sarılmış.
Zarfsız, adrese yollanmamış,
Yada yollanamamış,
Her satırında biraz daha eksiliyorum.
Her kelimesi seni hatırlıyor
ben seni unutmamak için sanki direniyorum sana
Bu gece, alnından öptüm yalnızlığı koklaya koklaya
Çünkü tek kalan o.
Tek gitmeyen de…
Bilmiyorsun…
Bir insan nasıl susar yavaşça,
kendi sesinden korkarak.
Bilmiyorsun…
Bir gidiş bazen hiçbir yere varmayan
bir kalış olabilir.
Ben artık seni beklemiyorum gelirmisin bilmiyorum
Ama sensizlik,
kapıma her gece
bir gölge bırakıyor usulca.
Ve ben…
o gölgeyi sen sanıp kaçak
çay demliyorum hâlâ.
Bir umut gibi değil,
bir alışkanlık…
belki bir saplantı gibi.
Bu gece, alnından öptüm yalnızlığı doya doya
Çünkü seninle olmamış her şeyi
onunla tamamlamaya çalışıyorum.
Sen hâlâ oturuyorsun içimdeki o koltukta ,
hiç gelmediğin kadar yerli,
hiç gitmediğin kadar gerçek.
Ve ben…
hiç yaşanmamış bir vedanın
kırık harflerini içimde tamamlayarak
her gece bir ölüye ağıt yakar gibi,
sana değil ,
sana benzettiğim yokluğa
içimden el sallıyorum.
Giden sen miydin ?
yoksa kalan ben mi ?
yavaşça silindim bu hikâyeden
bilmiyorum.
Sadece…
her gece biraz daha eksilerek
kendimi senden kalan o boşluğa
sessizce gömüyorum.
Ne unutarak,
ne hatırlayarak,
sadece kalmaya cesaret edemediğin yerlerde
ben hâlâ inadina korkmadan, usanmadan, sabirla ,kalıyorum. Ve biliyorum ki Erkeklik ve Adamlık iki ayrı şey
Ben senden Daha Adamım.....
Kayıt Tarihi : 28.5.2025 20:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!