Sensizliğin Seninle Olan Öyküsü (ııı) Son

Barışcan Balcı
75

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Sensizliğin Seninle Olan Öyküsü (ııı) Son

Bir deniz tatbikatına katılır gibi katıldık ruhumla beraber o son sefere
Bahriyeli Sultanlar , kara Paşalar bu duruşlara hayrandı
Köylüler,çiftçiler,ekinciler demeden herkes selam vermişti oysa o gün !
O son saygı parçasını har vurup harman aşkla
Senle beraber almıştık.
Neyse ki tarihin o son seferine yetiştik ,
Karaköy seferine,,,

O yirmi beş dakka yirminci yüzyılın en başlarındaki günlere bizi götürür
O gün tüm deniz yaşamı sanki bizim için durmuştu
Bu eski deniz,
Tıpkı eski zamanlarda olduğu gibi temiz olmadığı icin utandı
Ama biz duyardık,bu dünya için mühim ikili,,,
Çevremizde Ademoğlullarından binlerce tını
Gökyüzünün en bulutsuz, en güneşli anı
Çocukların en çok güldüğü o yanı
Pek tabi bizim içindi ,,, bizler içindi....
Tüm denizlerin tuzunu temizleyecek sevdamız
Üst katta vapur tahtasının üzerindeydi
Kıkırdaşırken farketmemiştik.

O yirmi beş dakka
Tüm kıyıları bizim için tekrar ölçtüler
Tapu kadastrodan memurlar en az iki kavga ettiler
Gel gitleri hesap etmediler diye
Bu kadar kargaşanın içinde bir de yağmuru da beklerdik hani?
Yağmadı,halbuki yakışırdı diken diken denizi delerdi belki,,,
Ama tüm bunlar yaşanırken
Ben de bir denize bir yüzüne bakarak bir şeylere olanların hesabını içimde görüyordum.

Normalde şairin en mutlu olması gereken gün değil miydi bu ?
Bu senin en mutlu günündü.İyi hatırlıyorum...

Bizim aslında bugün yaptıklarımız milyon asırlık bir rüzgarı koklamak gibiydi.
Bizim o günkü gülüşümüz en az iki kıyamet veya sayılmaz alâmet atlatmış gibiydi
Senle ben gibiydi.
Bizim o günkü bağırışlarımız Japon tsunamisinin en alçak gönüllüsü gibiydi
Biz senle o gün şiirinin İstiklâl Marşı gibiydik
Şairle şaire gibiydik...

O vapur şimdi kaptansızlıktan tüm denizleri kudurtmuş.
Daha yeni haberim oldu.
O günden sonra kaç sefer ertelenmiş
Fırtınadan veya sensizlikten
Veya sensizliğin seninle olan son seferinden.
Bense tek başıma indim
Ben de beklemezdim bunu inan !!!

Şimdi gidiyorum kelebeklere
Kelebeklere gidiyorum
Vadilere gidiyorum
Mağaralara giriyorum
İnsanoğlunun en insan olmadığı zamanlarda insanı arayarak
Bulamayarak,,,
Yine de denizlere gidiyorum...

"Bu böyle bitmemeliydi"
"Bu böyle son olmasın "
Hayır ! Bu böyle son olmalı veya böyle bitmeli
Bazen de karalara çıkmak için veya denizlerde boğulmak için
Tüm bunlar böyle olmalıydı efendim

Karalarda o sıra olan bitenin haddi hesabı olmadı.
Bir lodos tüm ihtiyaçlarını alıp geldi tüm bacaları korkuttu.
Kaç insan bundan etkilenmeden yabancı yabancı dillerde, dilleri kuruyana dek ,
Aklına eseni yaptı ,
Tıpkı otogarlar gibi,
İstanbulların altına yattı.

Andamanla Basra öyle istedi diye sakin yaşadık .
Bizim ölümlerimizse tüm halklarca yaşandı
Umman değil , Akdeniz ölümü gibi olsun istedik
Coşkun diye
Hiç değil coşkun potansiyeli var diye
Bir şeye memlekete veya denizlere aşkla bağlı olmak birer neden diye
Vapur yolculukları hatrına
Sensizce yapılan her şeye inanmak veya mutlu olmak
Seninle de olacak diye
Tıpkı memleketimin dağlarının istediği gibi,,,
Sündiken'in son arzusu gibi

Ardından dağ dağ yün dokuma tezgahları ,
Grevliler bugün,çileli desek yeridir

Ne yazık ki !!!
Karada yaşananları sen görmüyorsun
Denizlerde yaşananları ben görmüyorum
İcimizdekileri ise Havva bile anlamayacak

Eeee şimdi küçüklüğünü gönderecekler bana senin
Mavi değil,siyah değil ama elbette ki ben bir önlük takacağım ona
Çocuk çoluk ardımdan bağıracak
Ben denizi çok sevsem de karalarda binlerce çocuğum olacak

Bir bebeğin gözlerinde kavuşacağım mesela seninle
Deniz değil,vapur değil puset olacak bu sefer
Tutulan bir not defterinde buluşacağım seninle
Seyir defteri değil ,liman dökümü değil ama ilim denizi olacak bu sefer
Hangi sefer?
Gülümsüyorum öyküm,,, gülümsüyorum

Ben denizlerden arta kalan yosunlu yumuşaklığımla
Sana dünyanın en iyi iki portresini getirdim
Biri yaz biri kıştı
Asıl şimdi farketmez deniz veya kara !!!
Sana ben dünyanın en acı iki tarafını getirdim
Hadi !!!
Uyandır bu yüzbinleri bu iki portre hatrına
Bizi şu vapur yolculuğundan beri , 200 yıldır üzüyorlar !

Saat yedi için,saat öğlen on iki için
Üzdürme bizi
Kırdılar tüm bulutları
Üzdürme bizi !!!

Son umut sensizligin son öyküsünü ararım yoksa
Kütüphanelerce adım izine karışır
Nice Martin Eden'lere
Ya da eşref saatinde sevdiklerini bir hiç edenlere
Karışır, karışır, karışır,,,

Yüzüm asılıyor öyküm, yüzüm asılıyor
Saat on iki de ayı önüme serme benim !!!

Lakin,,,
Saat on üçte bizim önümüze attılar
Tüm hesap kitapta yanlış yapanları
Şehirleri başlattılar ben öykümü başlatmadan
Erkenin en erken olduğu zamanlarda
Körün bile köründe başka tabirle,
Şairin ad güzellemesiyle
Âmâlar kıskanır göremedim diye
Her şey yere atıldı !!!!
HER ŞEY

Yüzde on ikisi içilmiş cigara, zamanında hediye paketi yapılmış bir karton, düğün sonrası bekârların eline geçmiş bir buket çicek,cinselliğin yük olduğu bir gecede içilmiş hesap fişi, kullanılmış soru bankaları,antlaşmalar ve rastlaşmalar ....
Hepsi yere atıldı....
Yine de yüzümden mutluluk okunur öykünden,,, yüzümden mutluluk okunur...

Sesim sen yokken görünürlerin görüsü olurdu
Bir dağ kenarı ilâhi olurdum
Danışmak isteyen adım adım çıkardı
Sanallar içinde gerçek olurdum
Fakat biz yokken her sey yaşandı
HER ŞEY !!!

Şehirlerin yeşilden griye aşkla dönüşü, carettaların artık ışığı takip etmeyişi,komşuzulukluklar, çocuk odası yapıp doğmadan boşanmışlıklar,dağların üstüne sadece bir ay kar yağması,arpaların acı şarkısını çalması,sütçülerin sahte beyaz satması,benim her şeye ahmak gibi inanışım, yirmi yedi de tekrar insan oluşum,yazarken utanışım,
Yüzümden hüzün okunur, öykün yüzünden,,,
Yüzümden hüzün okunur,,,

Yüzüm de asılsa bazı bazı duyduğumuz şeyler yüzünden
Sokaklara düşürdüğüm şu yüzüm
Çınarlar gibi gölgeye aşık oluyordu
Altımda her hava hâlâ nemli kalıyordu
Biz nereye sığanacağız ?
Bir dirhem tohum taşıyan her insan içinde
Her yerde sığınak arardı zaten
O sığınak için kaç suikast veya kaç ihmâl , kaç suistimal gerek ?
Bilmiyorum öyküm,,, bilmiyorum
Ben hâlâ vapurlara binmeye çalışıyorum

O son vapur seferinin üzerinden yıllar geçti ki
Ben de yüzümü yıkarken deniz tuzlu diye senden geçtim
Bir gün gelir aklım başıma
İsyan etsem de fayda
Sanki tek ben geçtim
Sırtımda taşıyorum
Ulan Offf !!

Bense ölülerimi sayıyordum,bir ölü ,iki ölü ,yedi ölü ,,,sekizinci yaşarken ölü
Balık pullarını sayıyor gibi hızlı ve ölü
Bu karaların ölüme en yakın rıhtımında
Ben olmasam başkası olacak
Ben ölsesem başkası ölecek
En azından hep bir ağızdan ölümüm,
Sensizliğin seninle olan öyküsü olacak
Sensizliğin seninle olan öyküsü olacak

En önemlisi son bulacak
Son
BULACAK !


Barışcan Balcı
Kayıt Tarihi : 18.8.2025 21:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Elveda İstanbul'un Avrupa Tarafı Hoşgeldin Romanıl Şiir

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Birileri
    Birileri

    Şiirlerinizin birçoğunu okudum. Size birkaç sorum olacak Barışcan Bey. Son şiirlerinizde serilerinizi noktalama nedeniniz nedir? İstanbul'a mı veda ettiniz yoksa Öykünüze (Öykü burada tevriyeli kullanıldığını düşünüyorum, yanılıyorsam düzeltin lütfen) mi? Son olarak Barışcan Bey insan size göre kaç defa aşık olur?

    Cevap Yaz
    Barışcan Balcı

    Sağ olun efendim değerli yorumunuz için

    Bir yolculuk,bir destan,bir trajedi gibi gözükse de esasen sonsuzluktur yazılanlar.

    Varoluşçu damarda akan kanı durdurup diğer dizelere gidiyor gibi düşünün bu serileri sonlandırmayı.Her dize bir görev için ordadır ve tamamlanmıştır.

    Elbette ki İstanbul veya ölüm vb. benzetmeler hem retorik hem de sıradan hayattan izler taşıyor.

    "Öykü" ise tevriyesiz olmakla beraber bir başka şiirde elbette ki devam etmek üzere yazılıyor.

    Aşkla alakalı yorumu ise Antoloji dünyasına bırakıyorum efendim.

TÜM YORUMLAR (2)