Seninleyim Adam
Toprakla konuşuyorum her pazar,
Susuyor, ama biliyorum ,, o duyuyor beni.
Bir adam yatıyor altında,
Bir zamanlar göğsü dağ kokan,
Sesiyle karanlığı susturan o adam.
Ben hâlâ o sesin yankısında büyüyorum,
Her nefesim onun yarım bıraktığı bir cümle gibi.
Rüzgâr saçlarıma dokunuyor,
Sanki “Korkma” diyor,
Sanki o… hâlâ oradaymış gibi.
Bir karanfil alıyorum yine,
Kırmızı,,,
Çünkü o renk onun bakışlarına benziyor:
Biraz yangın, biraz şefkat.
Köklerini toprağa bırakırken fısıldıyorum:
“Bu hafta da geldim, adam.”
Gökyüzü her pazar aynı renkte,
Bulutlar onun gömleğini giymiş gibi,
Rüzgâr, cebinde unuttuğu tütün kokusunu getiriyor.
Ben susuyorum,
Çünkü susmak bazen sevmektir,
Bazen de dayanmanın tek yoludur.
Bir taşın önünde diz çöküyorum,
Ellerim soğuk, ama içim hâlâ yanıyor.
Tozlanmış harflerini siliyorum taşından,
Adını okurken sesim titriyor,
Sanki adı, kalbimin içinde hâlâ atan bir kalp gibi.
Bir kuş konuyor yanına,
Kanadında belki bir selam, belki bir tesadüf.
Ama ben inanıyorum,
O kuş bazen onun sesi oluyor,
Bazen de “merhaba”sı rüzgârdan gelen.
Ben büyüdüm adam,
Ama içinde küçücük kaldığım bir hikâyede büyüdüm.
Dünya değişti,
Ama senin yokluğun hâlâ aynı ağırlıkta.
Yine geldim işte,
Aynı yol, aynı taş, aynı sessizlik.
Bir dua mırıldanıyorum ,
Belki sana değil, belki kendime.
Çünkü senin adın artık hem dua, hem yara.
Giderken arkamdan bir rüzgâr öpüyor yüzümü,
Biliyorum, bu da sensin.
Ve ben her pazar,
Bir kız çocuğu gibi ellerimde çiçek,
Toprağa seni değil, özlemi ekiyorum yeniden ADAM
Hüseyin Erdinç
Kayıt Tarihi : 12.11.2025 05:54:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!