Asırlar önce bir masum doğdu 
Nurdan kundak içinde 
Yetimlerin en masumu, bebeklerin en nurlusu
Kainat coştu kaynaştı, semada bayram oldu
 “Ümmeti ümmeti” dedi gelirken, yeryüzünün kızıl kıyametine 
Güller açtı sinelerde pas tutmuşken yürekler
Ab-ı hayat fışkırdı kurumuş gözelerden 
Bir müjde düştü bilinmez alemlerden 
Umut olup mahlukata,dünyayı saran zulmeti boğdu 
Sen ey  Sevgili, ey Nebi 
Sen ki; güllerin efendisi, Mekke’nin Muhammed-ül Emin’i
Sen gelince cihana, yerle bir oldu putlar
Padişahla köle artık aynı saftalar
Mutluluk arıyor gönüller şimdi, o gün de öyle idi
Mutlu idi ins-ü cin, hak ile sema 
Öyle mutluluk ki zamanın adı “asr-ı saadet” idi
Kadınlar gerçekten kadın oldu, ana gibi ana 
Cennetler serildi ayağının altına 
Kız çocukları sormadı artık: 
“Babacığım beni nereye götürüyorsun? ” 
Küçük ayakları gerilemedi, hissederek yolculuğun vehametini
Anneler kınaladı kızlarını gene, kınalı kuzular gibi 
Toprağa değil de erkeğine vermek için bu sefer
Babalar hıçkırıklarla kapatmak zorunda kalmadı, ellerini yüzüne 
Kınalı kızlarını iterken çukurların içine. 
Sen ey Rasul, ey Nebi, 
Böyle bir günde geldin kainata can gibi 
Ölmüş ruhlara yepyeni heyecan gibi 
Ey gönüllere taht kuran Sultan 
Ey sevgili; “Habibim” dedi sana Hz. Yezdan 
Sen ki: “sen olmasaydın kainatı yaratmazdım” hitabına muhatap
Ümmetinin günahıyla olur sine-i pakin çak çak
Edepsiz edebiyat edebe döndü, seninle buldu can 
Hubb-i Rasul ile aşkı tattı nasipdar canan. 
Sen gidince ey Nebi 
Biz ne yollara saptık 
Açtığın yolu çalılarla kapattık, güllerini ateşe attık
Bilemedik kıymetini kadrini 
Tez unuttuk ikinin ikincisi 
Ali, Osman, Ömer’ini 
Süslendi gözümüzde şu cife dünya 
Gönlümüzde yer etti masiva
Senin yolundan gidemedik 
Sana layık olmayı bilemedik 
“Anam babam sana feda olsun ey Rasul” diyemedik 
Hırkana sımsıkı yapışıp bekleyemedik 
Sen ey Nebi
Sen ki; şefkatin meşalesi
Dermansız dertlerin tabibi
Sen ey; En Sevgili
Ne olur imdad eyle bize
Ne olur kaldır nikaabını bak kara yüzlerimize
Cennet yağmurları yağsın hüzün yüklü gönüllerimize
Şefaatinle şerefyab et 
Yüzüm  yok senden bunu istemeye, bilirim elbet
Cesaretim; merhametinin çokluğundandır
“Ümmetim” diye geldin “ümmetim” diye ağladığındandır
Bakma sen ne olur, aşmış isem haddimi 
Yanıyor yüreğim firakınla bak, yanardağlar gibi
Nasibimiz, kadem-i mübarek’in tozu olsun yeter
Geldim kapına ya Rasul ben ki kıtmir-i esfer.
Kayıt Tarihi : 6.7.2006 22:01:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



TÜM YORUMLAR (3)