Diyarbakır'da hayata merhaba dedi. 2001 yılında Aydın'a yerleştim. 3. Sınıftan başlayarak doktora eğitimine kadar tüm eğitimi orada bitirdim. Doktora eğitimini halen Isparta'da devam etmekteyim. Lise yıllarından beri şiir, öykü, deneme ve makale türünde yazılar yazmaktayım.
İnsanoğlunun en kadim dostudur atlar
Şehirden şehire götüren
Gurbet türküleri dinleyen yoldaşlardır
Dinginliğin sesi, sadakatin adıdır atlar
Seni yarı yolda bırakmayan
Senle dağ bayır demeden gelen sadık hayvandır atlar
İnsanın ve Hayvanın kavga etmediği
Savaşsız bir bahar olsun.
Salgın hastalıkların tarihin çöplüğüne karıştığı,
Tavşanların güle oynaya yaşadığı bir bahar olsun.
Börtü böceğin dans ettiği kekliklerin cirit attığı
Kuşların özgürce göç edebildiği bir bahar olsun.
Biyoçeşitliliğin en güzel hali
Tahrip olmayan doğası
Ah güler yüzlü çiçekleri
Hiç uyumayan dingin doğası
Mavinin gökyüzünde hayat bulduğu
Bir yaz günü geldin. Ne Temmuz ayı ne de Haziran ayıydı. Ağustos böceklerinin arılarla dans ettiği bir gündü. Gelişinle tüm çiçekler açmış. Baba olmanın kutsallığını iliklerime kadar hissettirdin. Sanki gökten bir melek karşıma çıkagelmişti. Duyguların en safını seninle yaşadım. Küçücük kalbinle kocaman sevgiler getirdin. Aldığımız nefesi değerli yaptın Hüma Nur'um. Sen hep gülüşün gibi güzel yaşa. Dünyanın en güzel günleri seninle var olsun. Yaratıcının hep gördüğü yerde olasın. İyi ki bizimle uyanıyor ve gülüşüyorsun Nazlı kızım. Seni seviyorum. Doğum günün kutlu olsun. Mutlu ol senelerce...
Selçuk BİNİCİ
Nisan yağmurlarından sonra Mayıs geldi,
Mayıs, pembe gülleri sessizce doğurdu.
Güller, mevsimlik işçilere selam verdi,
İşçiler, etnik renkleri beraberinde getirdi.
Etnik kimlikler kültürlere dönüştü,
Zamanla birlikte yaşlanırmış gözler. Hiç olmayacak sözlere akıtılırmış gözyaşları. Her günlüğün içinde elbette bir acı olurmuş. Sevgiler herdem yeşil değil ki her daim anılar kahkahalarla dolsun. Ne de olsa insanoğlu, doğarken ağlamış. Sanki tüm yaşanacakları bilircesine. Neyse ki sadece bedenler yaşlanmakla kalmıyor. Aynı zaman da yeryüzünü zamanı gelince terk ediyor. Hemde hiç şikayet etmeden hüzünler cehennemine. Ne toprak ne de sevgi geliyor insanın aklına. Sadece yaşanmamışlıklar kemiriyor. Yazdıkları günlüğün sayfalarını. Yavaş yavaş tükenen ömrümüzü hiç üşenmeden yazan tükenmez kalem bile şaşırıp kalıyor. Zamanın hiç umrunda değil ki zaten. O herşeyi eskitmeye devam ediyor. Sevgiyi eskitmek yerine keşke dostlukları ve şarapları eskitse. Neden acıların olduğu sokaklara ve yoksulluğun arşa erdiği semtlere uğramıyor. Keşke su gibi akıp götürse tüm yoksullukları. Hep dert caddesinde takılıyor. Keşke biraz mutluluk semtinde yatılıya kalsa.
Keşkelerle dolu bir satır olsun istemezdim. Ama yazmadan geçemedim. Keşke savaş çığırtkanlığı yapan politikacılar, çocukların saf gülüşleri gibi masum olsaydı. Generaller, ilkbahar mevsimi gibi güzellikler getirseydi. Vur emriyle Suriye, Gazze, Doğu Türkistan ve Ukrayna yıkılmasaydılar. Savaş uçakları dünyaya bombalar yerine iyilikler ve güzellikler atsaydı. Keşke askerler savaşmak yerine okullar ve hastaneler inşa etseydi. Silah tüccarları silah yerine oyuncak ve müzik aletleri dağıtsaydı. Çocuklar maalesef size keşkelerle dolu bir dünya bırakıyoruz. Hüma Nur'um merhametli kızım sana ve birbirinden kıymetli diğer çocuklara güzel bir dünya bırakmak isterdim. Umutla dolu bir dünyada buluşmak dileğiyle. Sevgiyle, umutla ve neşeyle kalın çocuklar.
Cadde köşelerinde yabancılaşan, terkedilen çiçekler gördüm. Tıpkı unutulan insanlar gibi. Usulca yaklaşıp selam verdim. Nedir bu sessizliğiniz der gibi. Duymamazlıktan geliyorlardı. Lakin onlar güzel renkleri, kokuları ve zarif bedenleriyle arılara eşlik ediyordu. Doğadaki hayvanlarla dostluk ediyorlardı. Biz insancıkları umursamayıp dertlerini gökyüzüne anlatıyorlardı.
Selçuk Binici
Sırtını Burdur Gölüne yaslayan Isparta Gülü
Flamingolara seyir keyfi sunuyor.
Diğer yandan Kınalı kekliklere yuva olan Isparta Gülü
Yabani tavşanlara barınak imkanı sağlıyordu.
Kızıl şahine uçuş keyfi veren Isparta Gülü
Bir yandan Kaplumbağalara sessizlik veriyor.
Mevsimler, acısını duymadığımız keçilerin ve insanların, toplu intikamını mı alıyor? Yada bedenleri paramparça olmuş bebeklerin intikamını mı alıyor? Ne dersiniz insanoğlu? Vicdan gömleğimizi çıkaralı hiçbir şey yolunda gitmez oldu. Salgınlar, depremler ve doğal felaketler peşimizi bırakmadı. Biz merhametten kaçtıkça acılar peşimizi bırakmadı. Biryandan ekonomik kriz patlak verdi. Biryandan da insanlık sınıfta kaldı. Sorsan herkes profesör, avukat, öğretmen, patron ve niceleri olduk. Maalesef iyi bir insan olamadık.
Selçuk BİNİCİ
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!