Selçuk Binici Şiirleri - Şair Selçuk Binici

0

TAKİPÇİ

Erzurum iline bağlı bir baba ile Diyarbakır ile bağlı bir annenin evladı olarak dünyaya geldim. Aydın'da eğitim hayatına devam ettim. Lise yıllarında edebiyata merak saldım. Zamanla toplumsal olaylara yöneldim. Üniversite yıllarında politik düşüncelerden etkilendim. Yüksek lisans sürecinde daha yoğun duygusal süreçlerden geçtim. Yaşadıklarımı ve hissettiklerimi kaleme almaya başladım. Doktoraya başladıktan sonra Çankırı'lı bir kızla evlendim. Daha sonra Hüma Nur adında bir kızımız oldu. Ve ona aşık oldukça daha insani duygular içimde çoğaldı. K ...

Selçuk Binici

Orta Doğu’da, Adalet isminde bir kadın akrep zehri dolu kalemine sarıldı. Cehennem günlüğünü istemeyerek yazıyor; engelli bir kadının bekçiler tarafından tecavüze uğrayışını kaydediyordu. Satırlara bir aktivistin zalimler tarafından asılışını sıkıştırdı. Bir yandan yazıyor, diğer taraftan da toplumun canının Tanrı’nın dudakları arasında oluşuna içerliyordu.

Sahil kenarına vuran bebeklerin çıplak ayaklarına, kapitalist ve faşist liderlere vuramadığı için duvarda asılı yazıya küfürler ediyordu. Elindeki kalemi köşeye bırakıp, aptallar cehenneminden nasıl kaçacağını düşünüyordu.

Tam o sırada telefona bir e-mail geldi. İsteksizce telefonun şifresine “Suç ve Ceza” yazarak ekranı açtı. Gelen mesaj, yakında sinemada vizyona girecek bir filmin fragmanıydı. Filmde, salgının karanlık yüzünden etkilenen mağdurlar Hümanizmi çağırıyordu.

Devamını Oku
Selçuk Binici

İnsanoğlunun en kadim dostudur atlar
Şehirden şehire götüren
Gurbet türküleri dinleyen yoldaşlardır
Dinginliğin sesi, sadakatin adıdır atlar
Seni yarı yolda bırakmayan
Senle dağ bayır demeden gelen sadık hayvandır atlar

Devamını Oku
Selçuk Binici

İnsanın ve Hayvanın kavga etmediği
Savaşsız bir bahar olsun.
Salgın hastalıkların tarihin çöplüğüne karıştığı,
Tavşanların güle oynaya yaşadığı bir bahar olsun.
Börtü böceğin dans ettiği kekliklerin cirit attığı
Kuşların özgürce göç edebildiği bir bahar olsun.

Devamını Oku
Selçuk Binici


Biyoçeşitliliğin en güzel hali
Tahrip olmayan doğası
Ah güler yüzlü çiçekleri
Hiç uyumayan dingin doğası
Mavinin gökyüzünde hayat bulduğu

Devamını Oku
Selçuk Binici

Çıplak kentlerin bakire kadını,
nerelerdesin?
Bak, virüs almış başını gidiyor,
sokaklarda in cin top oynuyor,
işsizler sınıfı evinde açlık salgınına yakalanmış.

Devamını Oku
Selçuk Binici

Bir yaz günü geldin. Ne Temmuz ayı ne de Haziran ayıydı. Ağustos böceklerinin arılarla dans ettiği bir gündü. Gelişinle tüm çiçekler açmış. Baba olmanın kutsallığını iliklerime kadar hissettirdin. Sanki gökten bir melek karşıma çıkagelmişti. Duyguların en safını seninle yaşadım. Küçücük kalbinle kocaman sevgiler getirdin. Aldığımız nefesi değerli yaptın Hüma Nur'um. Sen hep gülüşün gibi güzel yaşa. Dünyanın en güzel günleri seninle var olsun. Yaratıcının hep gördüğü yerde olasın. İyi ki bizimle uyanıyor ve gülüşüyorsun Nazlı kızım. Seni seviyorum. Doğum günün kutlu olsun. Mutlu ol senelerce...
Selçuk BİNİCİ

Devamını Oku
Selçuk Binici

Nisan yağmurlarından sonra Mayıs geldi,
Mayıs, pembe gülleri sessizce doğurdu.
Güller, mevsimlik işçilere selam verdi,
İşçiler, etnik renkleri beraberinde getirdi.

Etnik kimlikler kültürlere dönüştü,

Devamını Oku
Selçuk Binici

Haklıydı doğa sevenler isyanıyla,
Düşünsene, her gün bir canlının nesli tükeniyor.
Binlerce yıllık tarih ve doğa tanrının eliyle,
İnsanlar tarafından katlediliyor.

Yanıyor onlarca canlı türü

Devamını Oku
Selçuk Binici


Yabancı kültürler Baykuş Paşa’nın konağında kahve yudumlarken.
Su sesi, doğanın tüm ihtişamını kıyıya taşıyordu.

Turistler soluklanmadan İsa’ya hediyeler sunuyor, Kervansarayın karşısındaki banklarda kadınlar yeni sevgililere fal bakıyordu.

Devamını Oku
Selçuk Binici

Zamanla birlikte yaşlanırmış gözler. Hiç olmayacak sözlere akıtılırmış gözyaşları. Her günlüğün içinde elbette bir acı olurmuş. Sevgiler herdem yeşil değil ki her daim anılar kahkahalarla dolsun. Ne de olsa insanoğlu, doğarken ağlamış. Sanki tüm yaşanacakları bilircesine. Neyse ki sadece bedenler yaşlanmakla kalmıyor. Aynı zaman da yeryüzünü zamanı gelince terk ediyor. Hemde hiç şikayet etmeden hüzünler cehennemine. Ne toprak ne de sevgi geliyor insanın aklına. Sadece yaşanmamışlıklar kemiriyor. Yazdıkları günlüğün sayfalarını. Yavaş yavaş tükenen ömrümüzü hiç üşenmeden yazan tükenmez kalem bile şaşırıp kalıyor. Zamanın hiç umrunda değil ki zaten. O herşeyi eskitmeye devam ediyor. Sevgiyi eskitmek yerine keşke dostlukları ve şarapları eskitse. Neden acıların olduğu sokaklara ve yoksulluğun arşa erdiği semtlere uğramıyor. Keşke su gibi akıp götürse tüm yoksullukları. Hep dert caddesinde takılıyor. Keşke biraz mutluluk semtinde yatılıya kalsa.

Devamını Oku