Segrek'in Egrek'i Esaretten Kurtarma Des ...

Yusuf Tuna
17308

ŞİİR


126

TAKİPÇİ

Segrek'in Egrek'i Esaretten Kurtarma Destanı

Oğuz zamanında Uşun Koca derler bir kişi var idi,
Büyük oğlunun adı Eğrek idi,onun da bir eşi var idi.

Cesur, deli, güzel yiğit idi,babası onu alıp götürdü,
Bayındır Han’ın sohbetine ne zaman istese getirdi.

Beyler beyi olan Kazan’ın divanında buna hiç kapı baca yoklu,
Bir gün gelip,Beyleri çiğneyip Kazan’ın önünde oturup çöktü.

Gene bir gün beyleri çiğneyip oturunca Ters Uzamış derler Oğuz’da bir yiğit var idi,
Bre Uşun Koca oğlu bu beyler her biri oturduğu yeri kılıcı ile almıştır bu ne ar dedi.

Bre sen baş mı kestin kan mı döktün, aç mı doyurdun, çıplak mı donattın dedi.
Egrek; Bre Ters Uzamış baş kesip kan dökmek hüner midir sen ne yaptın dedi?

Evet hünerdir ya Ters Uzamış’ın sözü Egreğe tesir etti,
Kalktı Kazan Bey’den akın diledi,akın verdi,oradan gitti.

Ondan sonra Şirögüven kenarından Gökçe Deniz’e kadar olan yeri yağmaladı,
Sayısız ganimet alındı,yolu Alınca Kalesine uğramıştı,orada da birisini yakaladı.

Kara Tekür bir koru yaptırmıştı uçanlardan kaz, tavuk alıp yoldan sapmıştı,
Yürüyenlerden geyik, tavşan doldurup Oğuz yiğitlerine bunu tuzak yapmıştı.

Usun Koca oğlunun yolu bu koruya uğradı korunun kapısını ufattılar,
Yabanî geyik, kaz, tavuk kestiler, yediler içtiler,giyimlerini çıkardılar.

Kara Tekür’ün casusu var idi,tuzak kurup,Egrek'i gezerken yolda gördüler,
Egrekin adamlarını öldürüp,Egrek'i sağ yakalayıp ona çok zarar verdiler.

Altıyüz kara elbiseli kafir üzerine saldırıp Yiğitleri öldürdürüp gittiler,
Eğreği tuttular, zorla kaleye götürüp Alınca Kalesinde zindana attılar.

Kara kara dağlardan haber aştı, kanlı kanlı sulardan haber geçip yankı yaptı,
Kudretli Oğuz ellerine haber vardı. Usun Koca‘nın ak otağı önünde feryat koptu.

Kaz gibi kızı gelini ak çıkarıp kara giydi,Uşun Koca eşiyle oğul diye ağlaştılar,
Egrek’in ardı sıra Oğuz Obasında kara çadır dikip yas tutarak orada sızlaştılar.

Her kemikli gelişir, kaburgalı büyür Uşun Koca’nın küçük oğlu Segrek deli yiğit oldu,
Ata bindi,ok attı,gürz kullandı,mızrak attı sonra eline kurt başlı tuğla gök bayrağı aldı.

Bir gün yolu bir düğün derneğe uğradı,kondular, yiyip içen Segrek sarhoş oldu,
Dışarı ayak yoluna çıktı,dördü ki öksüz bir oğlanı bir çocukla kavga ediyor buldu.

Noldunuz diye bir tokat birine, bir tokat birine vurdu,Segrek sen git var dedi,
Bize niye vuruyorsun kardeşin Alınca Kalesi’nde esirdir, git onu kurtar dedi.

Segrek dedi: Bre kardeşimin adı nedir?
Öksüz oğlan ona dedi: Egrek’tir.

Egreğe Segrek yakışır, kardeşim sağ imiş kaygılanmam diye sözü bağladı,
Kardeşsiz Oğuz’da durmam, karanlıklı gözümün aydını kardeş diye ağladı.

İçeri sohbete girdi müsaade istedi, hoşça kalın dedi,atını çektiler bindi,
Koşturdu anasının evine geldi,burada söylemiş,görelim anasına ne dedi:

Kalkıp ana yerimden doğruldum,
Yelesi kara cins atıma sıçrayıp bindim.
Çapraz yatan Ala Dağ eteğine vardım,
Kudretli Oğuz ellerinde düğün dernek varmış oraya vardım.
Yemek içmek arasında,
Ak boz atlı bir haberci geldi.
Çok zamanmış Egrek derler bir yiğit esirmiş,
Kadir Tanrı yol vermiş çıkıp gelmiş.
Büyük Küçük kalmadı o yiğide karşı gitti,
Ana ben de varayım mı ne dersin? Dedi.

Anası burada söylemiş
Görelim hanım ne söylemiş:

Ağzın için öleyim oğul,
Dilin için öleyim oğul.
Karşı yatan kara dağın,
Yıkılmıştı yüceldi ahir,
Akıntılı güzel suyun,
Çekilmişti çağladı ahir,
Koca ağaçta dal budağın,
Kurumuştu filizlenip yeşerdi ahir,
Kudretli Oğuz beyleri izine varsa sen var.
O yiğide yetiştiğinde,
Ak boz atın üzerindin yere in.
El bağlayıp o yiğide selam ver,
Elini öpüp boynunu kucakla.
Kara dağımın yükseği kardeş de,
Ne duruyorsun oğul hoştur.Dedi.

Oğlan anasına söylemiş,
Görelim ne söylemiş:

Ana ağzın kurusun,
Ana dilin çürüsün,
Benim de kardeşim varmış kaygılansam olmaz.
Kardeşsiz Oğuzda dursam olmaz.
Ana hakkı Tanrı hakkı olmasaydı,
Kara çelik öz kılıcımı çekeydim.
Birdenbire güzel başını keseydim,
Alca kanını yer yüzüne dökeydim.
Ana zalim ana,cevap ver dedi bana.

Babası otağdan aşağı indi,
Segrek’e şöyle seslendi:

Yanlış haberdir oğul, kaçan giden senin ağabeyin değil, sakın ola gitme dedi,
Ak sakallı babanı ağlatma,ihtiyarcık olmuş ananı sızlatıp evlattan etme dedi.

Oğlan burada söylemiş:
Bakalım babasına ne demiş?

Üç yüz altmış altı alp ava binse,
Kanlı geyik üzerine kavga kopsa.
Kardeşli yiğitler kalkar kopar olur.
Kardeşsiz zavallı yiğit ensesine yumruk dokunsa,
Ağlayarak dört yanına bakar olur,
Ela gözden acı yaşını döker olur.
Ela gözlü oğlunuzu görünceye kadar,
Bey baba hatun ana esen kalın,dedi.

Baba ana yanlış haberdir, gitme oğul dediler,
Oğlanı oraya gitmekten alıkoymak istediler.

Oğlan,Beni yolumdan ayırmayın,ben ağabeyimden geri kalmam dedi,
Ağabeyimin ölüsünü dirisini bilmeyince ben Oğuz eline gelmem dedi.

Baba ana ağlaşıp Han Kazan’a adam gönderdiler,
Oğlan kardeşini andı gider, bize ne öğüt verirsin dediler.

Kazan:Ayağına at kösteği vurun diye tuttular,
Yavuklusu vardı, acele düğün dernek ettiler.

Attan aygır, deveden erkek deve, koyundan ise koç kestirip yedirdiler,
Oğlanı gelin odasına koyup,kız île ikisini bir döşeğe çıkarıp içeri girdiler.

Oğlan kılıcını çıkardı kız ile kendi arasına koyup böyle kalalım dedi,
Kız ise kılıcını kaldır yiğit, murat ver murat al, haydi sarılalım dedi.

Oğlan,kılıcıma doğranayım,Segrek’i bulmadan oğlum doğmasın diye gürledi,
Ağabeyimin yüzünü görmeyince, öcünü almayınca gelin odasına girmem dedi.

Ayağa kalktı,tavladan bir koç at çıkarıp eyerledi,diz bağını, kol bağı bağladı,
Segrek; sen beni bir yıl bekle,gelmezsem istediğine var deyince kız ağladı.

Kız burada söylemiş,
Görelim hanım ne söylemiş:

Yiğidim ben seni bir yıl bekleyeyim,
Bir yılda gelmezsen iki yıl bekleyeyim.
İki yılda gelmezsen üç dört yıl bekleyeyim,
Dört yılda gelmezsen beş yıl altı yıl bekleyeyim.
Altı yol ayrımına çadır dikeyim,
Gelenden gidenden haber sorayım,
Hayır haber getirene at elbise vereyim.
Kaftanlar giydireyim,
Şer haber getirenin başını keseyim,
Erkek sineği üzerime kondurmayayım,
Murat ver murat al öyle git yiğidim,dedi.

Oğlan, kızım ağabeyimin başına and içmişim, dönmem yok dedi.
Beni yolumdan sakın ola eyleme,benim derdim senden çok dedi.

Kız,ayağı uğursuz diyeceklerine hayasız gelin desinler,varıp diyeyim dedi,
Kayın babama varayım,kayın anama varayım da onlara söyleyeyim dedi.

Gelin söylemiş,
Kayın atasına ne demiş?

Babamdan daha iyi kayın baba,
Anamdan daha iyi kayın ana,
Develerinin erkeği ürktü gider.
Deveciler önünü kesti döndüremez,
Kara koç aygırın ürktü gider.
At çobanları önünü kesti döndüremez,
Ağıllarının koçları ürktü gider.
Çoban önünü kesti döndüremez,
Ela gözlü oğlun kardeşini andı gider.
Akça yüzlü gelinin döndüremez,
Size malum olsun,dedi.

Baba ana ah ettiler yerlerinden kalktılar oğul gitme diyerek,
Gördüler çare olmadı,sessizce ağladılar başlarını eğerek.

Babasının anasının elini öptü, kara koç atına sıçrayıp bindi,
Geceyi gündüze kattı, at sürdü,üç gün sonra Dreşam’a indi.

Dereşam’ın kenarından geçerek ordan kardeşinin tutulduğu koruya geldi,
Gördü kî at çobanı kafirler kısrak güdüyorlar,kılıç çekip altı kafiri tepeledi.

Davul çalıp kısrakları ürküterek getirip o koruya atları soktu,
Geceyi gündüze katıp, üç gün geceli gündüzlü at koşturup ok attı.

Karanlıklı gözlerini uyku bürüdü,atın yularını bileğine bağladı, yattı uyudu kaldı,
Meğer kafirin casusu var idi, Tekür’e dediler buraya Oğuz’dan bir deli yiğit geldi.

At çobanlarını öldürdü, kısrakları ürküttü bize haber götürsünler dedi,
Tekür,silahlı altmış adam seçin, oraya varsınlar, tutup getirsinler dedi.

Altmış silahlı adam seçtiler,vardılar ansızın kafirler oğlanın üzerine geldiler,
Giyim hışırtısından, at sesi duydu,çekerek oğlanı uyandırıp silahlarını aldılar.

Oğlan gördü ki atlı geliyor,sıçradı adı güzel Muhammed’e salavat getirdi,
Atına bindi, kara elbiseli kafire kılıç vurdu, bastı,kılıçla hepsini yere yatırdı.

Yine uykusunu yenemeyip yerine varıp yattı uyudu,donup kaldılar,
Kafirlerin sağ olanları, kaçarak atları ile dolu dizgin Tekür’e geldiler.

Tekür; Tu yüz kerre size, Altmış kişi bir oğlanı tutamadınız dedi,
Bu sefer yüz kafir oğlanın üzerine saldı,neden ok atamadınız dedi.

Aygır yine oğlanı uyandırdı,gördü kafirler saf bağlamış geliyorlar kılıcını aldı,
Oğlan kalktı atına bindi,adı güzel Muhammed’e salavat getirdi, kafire kılıç çaldı,

Oğlan yatınca at oğlanın bileğinden boşanıp kaçtı,
Tekürün gönderdiği bu sefer üç yüz kafire ulaştı.

Segrek üç yüz kafiri tepeleyince Tekür zindandan Egreki getirin dedi,
Onunla döğüşsün,iyice yorulunca siz de hep beraber işini bitirin dedi.

Geldiler Egreğe dediler,Yiğit sana Tekür himmet eyledi şükür et dediler,
Çoluğun ekmeğini alıyor, tut o deliyi ÖldÜr, seni bırakalım var git dediler.

Pekala dedi,Egreği zindandan çıkardılar,saçını sakalını tıraş ettiler,
Bir at, bir kılıç verdiler,sonra üç yüz kafiri ona arkadaş verip gittiler.

Oğlanın üzerine vardılar,
Üç yüz kafir açıkta durdular.

Egrek İşte uyuyor, gelin varalım beraber vuralım deyince bize zarar verir dediler,
Kafirler; ne uyuması o koltuğunun altından bakar, geniş ovayı dar gösterir dediler.

Egrek; Şimdi ben varayım, elini ayağını bağlayayım, sonra siz gelirsiniz dedi,
Sıçradı kafirler arasından çıktı,sonra hızla at sürüp bu yiğidin üzerine geldi.

Atından indi, yularını bir kenara iliştirdi,düşündü bu adam neden Acuna geldi?
Ela gözlü genç yiğit boncuk boncuk terlemiş uyuyor, dolandı başı ucuna geldi.

Gördü ki belinde kopuzu var,çıkarıp eline alıp söylemiş,
Egrek kopuz çalıp görelim hanım ne söylemiş:

Kalkıp yerinden doğrulan yiğit,
Yelesi kara cins atına sıçrayıp binen,
Arku Beli Ala Dağdan geceleyin aşan,
Akıntılı güzel suyu delip geçen,
Gurbete gelen yatar mı olur.
Benim gibi pazusundan ak ellerini bağlatarak,
Domuz damında yatar mı olur.
Ak sakallı babasını ak bürçekli anasını,
Ağlatarak sızlatır mı olur.
Niye yatırıyorsun yiğit,
Gafil olma güzel başını kaldır yiğit,
Ela gözünü aç yiğit,
Kadirin verdiği tatlı canını uyku bürümüş yiğit,
Pazusundan kollarını bağlatma.
Ak sakallı babanı ihtiyarcık ananı ağlatma.
Ne yiğitsin kudretli Oğuz dinden gelen yiğit,
Yaradan hakkı için kalkı ver,
Dört yanını kafir sardı belli bil,dedi.

Oğlan sıçradı kalktı,kılıcının sapına yapıştı ki bunu vursun,gördü ki elinde kopuz var,
Bre kafir Dedem Korkut kopuzu hürmetine çalmadım dedî,sen ar etmezmisin ar?

Eğer elinde kopuz olmasaydı ağabeyimin başı için sana dalardım dedi,
Sonra da seni kılıç ile liğme liğme edip seni iki parça kılardım dedi.

Sonra çekip kopuzu Egrek’in elinden aldı,
Oğlan burada söylemiş,görelim hanım ne çaldı:

Sabah erken yerimden kalktığım kardeş için,
Ak boz atlar yormuşum kardeş için, Kalenizde esir var mıdır kafir söyle bana,
Kara başım kurban olsun kafir sana,dedi.

Büyük kardeşi Egrek burada söylemiş,
Görelim hanım ne söylemiş:

Ağzın için öleyim kardeş,
Dilin için öleyim kardeş.
Memleketini doğum yerini sorar olsam neresidir?
Karanlık gece içinde, yolu kaybetsen ümidin nedir?
Büyük sancak tutan hanınız kim?
Kavga günü önden at tepen alpınız kim?
Yiğit senin baban kim?
Alp erin erden adım saklaması ayıp olur,
Adın nedir yiğit,dedi.

Bir daha söylemiş,
Görelim hanım ne demiş:

Develerimi güdünce devecim misin?
Kara koçumu güdünce at çobanım mısın?
Ağıllarımı güdünce çobanım mısın?
Kulağımda çınlayan naibim misin?
Beşikte koyup gittiğim kardeşçiğim misin?
Yiğit söyle bana,
Kara başım kurban olsun bugün sana,dedi.

Segrek burada büyük kardeşine şöyle dedi,
Alıp eline kopuzu sözünü söyledi,

Karanlık gece içinde yolu kaybetsem ümidim,
Büyük sancak tutan hanımız Bayındır Han.
Savaş günü önden at tepen alpımız Salur Kazan.
Babamın adını sorarsan Uşun Koca.
Benim adımı sorar olsan Şegrek,
Kardeşim var imiş adı Egrek,dedi.

Bir daha söyledi,
Bakalım ne dedi?

Develerini güdünce devecinim,
Kara koçunu güdünce at çobanım.
Beşikte koyup gittiğin kardeşinim,dedi.

Büyük kardeşi Egrek burada söylemiş,
görelim hanım nasıl söylemiş:

Ağzın için öleyim kardeş,
Dilin için öleyim kardeş,
Er mi oldun yiğit mi oldun kardeş,
Gurbete kardeşini aramağa sen mi geldin kardeş? Dedi.

İki kardeş kucaklaştı,Egrek küçük kardeşinin boynunu öptü.
Segrek de Egrek’e sarılıp ağabeyisinin iki elini birden öptü.

Karşı yakadan kafirler bakıyordu,güreştiler yer açın dediler,
Gördüler ki kucaklaşıp görüştüler,ata bindiler kaçın dediler.

Kara elbiseli kafire at sürdüler, kılıç yürüttüler,
Kafirleri bastılar öldürdüler, kaleye döktüler.

Gelip yine o koruya girdiler kısrakları dışarı çıkarıp avluyu açtılar,
Davul çalıp kısrakları önlerine kattılar,Dereşam suyunu at tepip geçtiler.

Geceyi gündüze kattılar,Oğuz’un hudut boyuna bitiştiler,
Kanlı kafir elinden kardeşini kurtarıp Oğuz oymağına yetiştiler.

Ak sakallı babasına müjdeci gönderip babam bana karşı gelsin dediler,
Uşun Koca’ya müjde, gözün aydın, oğulların ikisi beraber sağ geldi dediler.

Koca işitip şad oldu gümbür gümbür davullar çalındı,ateş yakıldı,
Altın tunç borular öttürüldü,o gün yere alaca büyük otağlar dikildi.

Artan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç kesildi,
Koca Bey oğullarına karşı geldi,attan indi,yere halı yazıldı.

Oğlanları ile kucaklaşa kucaklaşa görüştü,sarılıp konuşup güldüler,
İyi misiniz, esen misiniz oğullar dedi,gölgeliği altınlıca odasına geldiler.

Eğlence, yemek içmek oldu,büyük oğlana da güzel gelin getirdi,
İki kardeş birbirine sağdıç oldular,kırk gün düğün yapıp bitirdi.

Gelin odasına koşturup indiler,murada maksuda eriştiler,
Egrek ile Segrek otağlarında güzel eşleri ile görüştüler.

Dedem Korkut gelip destan söyledi,
Kopuzunu tellendirip,deyiş dedi.

Evvel ahir uzun yaşın ucu ölüm.
Ölüm vakti geldiğinde arı imandan ayırmasın.
Günahınızı Muhammet Mustafa’nın yüzü suyuna bağışlasın.
Amin diyenler Tanrı’nın yüzünü görsün hanım hey! …

Yusuf Tuna
Kayıt Tarihi : 11.11.2015 16:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Yusuf Tuna