ERBAA’DA DEPREM
Ah, ah… Karavana, karavana!
Hesapsız atışlar karavana.
Atılan deprem palavraları,
Çektik, çektik!
Kör kuyudan su çektik.
Tomurcuk bir çiçektik,
Açtık ama ne çektik.
Ektik, ektik!
Şakşakla uğraştırır,
Değirmenin taşı yok.
Olukla uğraştırır,
Akarsuyun başı yok.
Malzemeyi sağlarsın,
Aşık oldum leylaya,
Galiba mecnun oldum.
Bakıp durdum dünyaya,
Baharı güzün buldum.
Ne arardım, ne buldum.
Safız.
Yirmi dört ayarız,
Katışıksız, safız.
Sivri akıllılara göre,
Biz çok safız.
Ah! .. birlik olabilsek,
Rüzgâr eken, fırtına biçer,
Bu karar senin, sen seçersin.
İyi düşün, bu gençlik geçer,
Bu karar senin, sen seçersin,
Ne ekersen onu onu biçersin.
“Havadan, sudan konuştuk” denir.
Havanın kim bilir kıymetini?
Havadan kanımız temizlenir,
Boğulanlar bilir kıymetini.
Felâket getiren selde başka,
Ben senin sümük yeşili gözlerini sevdim
Seni gördüğüm ilk gün;
Bana vahşetle bakan gözlerini...
Ben senin mısır püskülü saçlarını sevdim
Birisi için süpürge ettiğini ispatlayabileceğin,
Güvenme talih kuşuna,
Hiç kürek çekme boşuna.
Gitmese bile hoşuna,
Tırman kendi yokuşuna.
Kupon toplar köşelerden,
YA TERSİ OLSAYDI
Her sabah kalktığımda pencereden bakma alışkanlığım vardır. Bu sabah yine pencereden baktığımda her tarafı bembeyaz, pırıl pırıl, ışıl ışıl gördüm. Karların üzerinde güneşin ışıklarıyla parıldayan pırıltılar öyle güzel görünüyorlardı ki, bir müddet öylece kaldım. Her mevsimin bir başka güzelliği var.
Dün pencereden baktığımda Canik Dağlarında kar görünüyordu, bugün her taraf bembeyaz olmuş. Kar önce yükseklere yağmaya başlıyor ve yavaş yavaş alçakları da tutturmaya başlıyor. Erirken de tersinden başlıyor. Önce alçaklardan erimeye başlıyor ve sonra da ilkbahara doğru yükseklerden kayboluyor. Ya tersi olsaydı… Erirken yükseklerden başlasaydı da eriyen kar suları köyleri ve şehirleri ne yapardı?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!