erken yaşlananlar
erken mi ölürler anne
burada,
kuruyan nehirleri,
ağaç olmayan sokakları,
beynini kaldırıma,
ömrünü şarap şişesine vurmuş berduşları
ve beni kimsenin görmediği bu şehirde,
yalnız mıyım, tek başıma mıyım, bilemiyorum.
her kutsal gibi daha acı
ve daha çok kanatan bir yumruyum.
yirmi küsur senede eskittim kalbimi
bir düş çürüğü gibi sızlıyor hayallerim.
yüzünü unuttuğum aşklarım
sesini ıslıkladığım dostlarım var
yamasız, delik ceplerimde.
içini dolduramadığım öz boşluğuma düşmüş,
plastik bir yabancılaşmadır sayıklıyorum
hatıra dediğin sancıları protesto ediyor belleğim.
tek başınalık,
yalnızlıktan daha kutsal bir şey
bıçaklanmış bir şiirim şimdi
kelimeler dökülüyor yaramın diplerinden.
bulutlar yağmur boca ediyor boyuna.
uçurtmalara ve gülüşüne kandım;
işte benim en büyük günahım.
mahzun çocukları,
hamam böceklerini
ve kedileri anlamaya çalıştım.
suç olduğunu bilmiyordum,
bağışlayın albayım.
hatırlamak ve pişmanlık bir lanettir burada,
uykusu kaçmış kanun kitaplarında yazmaz.
burada, hani demiştim ya;
kamyonların oyuncak kamyonları ezdiği bu şehirde,
aşk yoktur, ayrılık vardır
küskünlük yoktur, iyi ayrılmak vardır.
her şeyin bir kuralı,
her kuralın ırzına geçtiği bir adam vardır.
şimdi size bu sıfatla selam ediyor gözlerim...
hiçbir soruma yanıt verilmeyen bu şehirde
bir soru işareti olmak mı benim bütün varlığım...
burada kime inansam iblis
kime inansam napolyon bonapart
elimi uzatsam, çarmıha çivilenirim
ağladım mı gözlerime mil çekerler
ben burada bir yahudi’yim, bir gestapo sürgünü
bir alevi’yim, sazı kana bulanmış
üzerine cinayet yıkılmış bir çingene’yim
tanımadığım bir cesedin üstünde parmak izlerim.
Kayıt Tarihi : 11.9.2025 12:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.