Zor günler;
“Zor günler, insanın dostlarını ayıklayabilmesi için var.”
Zor zamanlarınızda kimse yanınızda olmaz ve daha da kötüsü sizinle siz ilgilenmek zorunda kalırsınız. Mutlu olmak adına, mutsuzluğunuzu paylaşacak tek bir insan olmaz çevrenizde, işte bu yüzden de, kimseye güvenemeyeceğinizi anlarsınız. İçinizdeki sıkıntı sizi öylesine yorar ve öylesine çıkmazsa sürüklemeye çalışır ki, eğer tutunacak bir şeyleriniz yoksa da, dipte bulursunuz kendinizi. Sonra nemi olur? Hiç bir şey… Sadece yanınızda olduğunu söyleyenlerin, aslında yanınıza hiç gelmediklerini görürsünüz.Çünkü etrafınız hep yanındaymış gibi gözüküp, aslında hiç yanında olmayanlarla doludur. Mesela “Seni hiç kaybetmek istemiyorum” diyenlerin de, zor zamanlarınızda sizden bir bir gittiklerine şahit olursunuz. Sonbahar depresyonu dedikleri bu olsa gerek. Aslında depresyon değildir bu, bu sizin bir zamanlar değer verdiğiniz ve yalnızlıklarında yanında olduğunuz kişilerin, sizi bıraktıklarını içinize hazmedemediğiniz duygudur. İşte o zaman devreye şu söz girer. “Canları cehenneme…” Ama zordur bunu söylemek, çünkü alışık olmadığınız bir kelimeyi kalbinizden söylemek, söyleyebilmek, dilinize zor gelir. İşte o zaman sizi anlayacak ve içinizdeki her şeyi iki kelimeye sığdıracak bir kelimeyi alırsınız kalbinizin literatürüne. “Hadi Eyvallah…” Sizinle her şeyini paylaşan insanların, aslında sizden başkalarıyla da onları konuştuklarını bilirsiniz. Bu zamanlarız da siz, çok şeyler görürsünüz. Mesela yalnızlığı görürsünüz, mesela değer verip zaman ayırdığınız kişilerin, sizi sadece kullandıklarını görürsünüz. Daha bir çok şey görürsünüz. Bir kadının zor zamanlarında öyle her adam bulunmaz, mesela siz bulunursunuz, çünkü size göre kadın, koca bir şiirden ibarettir. Başkalarına göre de, başka şeyler. Kimse şiir yazan adamı sevmez, sadece yazdıklarında kendisinden bir şeyler bulursa, okur ve beğenir. Sadece budur, bundan fazlası değildir. İşte bu zor zamanlarınızı iyi değerlendirin ve kalbinizde size ağırlık verenleri temizleyin. Temizleyin ki, size gerçekten değer veren insanlara yer açılsın. O yüzden hak edenlere, “canı cehenneme” demekten ziyade, Ben gidiyorum senden, “hadi Eyvallah” demek daha iyidir. Ben gidiyorum senden, sizlerden. Hade Eyvallah...
küçüktük, yoksulluk büktü belimizi,
büyüdük sevgisizlikten büküldü belimiz
bir türlü doğrultamadık.
kambur kaldık hayatın ortasında.
Kimileri yaptıkları küçük kötülüklerin vicdan azabıyla yaşar, kimileri de cehennemlik günahlarıyla dünyanın sefasını sürer..
şayet karakter bir renk olsaydı, eminim çoğu insan gökkuşağı olurdu.
Eskisi gibi korkmuyorum artık karanlıktan. Kaçınırdım, korkardım eskiden. Karanlık gözümde tüm hayat enerjimi emen bir yaratık gibiydi. Sanki girsem içine çıkamayacaktım bir daha. Sanki içine hapsedecekti beni. Değişti artık. Karanlığı arar oldum yanımda. Karanlık bana hayat vermeye başladı. İçine girip bir daha çıkmayasım geliyor. Hapsolasım geliyor. Karanlık demek huzur demek artık. Bilirim, karanlığa aşık olan ışığı aramaz artık.
Ne zaman hayata tutunmaya çalışsak tuttuğumuz yerler kırıldı. Sağlam olmadığından değil, yükümüz ağır. Ben de hissediyorum zaten, sanki hayatın tüm yükü sırtımdaymışcasına. Biz hayatı düşe kalka öğrenmek için çabalıyoruz. Oramızı buramızı kanata kanata. Kanatmak dediysem gözle görülecek şekilde değil. Çünkü içimiz kanıyor. Kalbimiz, organlarımız. Sanki bacaklarımın gücünü kessem tüm bu yükün altında kalacağım gibi hissediyorum. Zoraki de olsa adım atıyorum. Çünkü ne demişler; kaybedince değil, vazgeçince yenilirsin.
Kendimden büyük korkularım var benim; uçmayı bilmeden uçurumdan atladığım, yüzme bilmeden derinlere daldığım. Kendimi aşan sevdalarım var benim; el üzerinde taşımayı bilmeden başım üstüne kondurduğum. bazı kıymet verişlerim var, kendimden önce canım teslim edeceğim. Bekleyişlerim var benim hiç gelmeyeceğini bildiklerime bağladığım,umutlarım vardı benim. Her şey bir beden büyük artık gönlüme, her şey sığmıyor artık içerlerime. Dökülüyorum. Sağır oluyorum. Bağırıyorum. Kimse değil kimsesizlik işitiyor beni. Sadece kimsesizlik..
Kendini hiç fazlalık hissettiğin zamanlar oldu mu?
Bir kazada öylece can vermek aklının ucundan geçti mi?
Hiç yok olmayı diledin mi?
Sevgisizlik etlerini lime lime doğradı mı hiç?
Hiçbir şeye eskisi gibi bakamadığını anladığın zamanlar oldu mu mesela?
Bir daha hiç birşeyin eskisi gibi olamayacağı düşüncesi canını yaktı mı?
Kim bilir kaç kişi
yastığa koyduğu yüreğini
yarın daha iyi birgün olacak umuduyla
avutuyor.
Kimse dinlemediyse beni veyahut istediğim gibi dinlemediyse, bana da günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Hem size ne kadar anlatırsam anlatayım siz benim acılarımı, ancak benim anlattığım kadar bileceksiniz. ben ise o acıların hepsini her saniye bir bir hücrelerimde yaşayarak öğrendim. neler çektiğimi hayal edeceksiniz, ben ise ruhumda yaşayacağım hepsini yeniden.
Bugüne kadar hiçbir zaman hâlimden anlamadınız. e zaten harflerde yetmedi anlaşılmama, öylece kalakaldım hayatın bilinmezliğinde. Ama anlaşılmamamdan daha iç acıtıcı bir durum varsa, o da; ‘tüm ömrümün bu bilinmezlikte bocalanarak geçecek olmasıdır.’
Kimse görmedi ama bir içimiz vardı bizim baba.
Bir vedaya birkaç da anıya boğup gittiler.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!