SALINCAK.
Pencereden izlerken güneşli gökyüzünü,
gel buluta bakalım diye fısıldıyor kulaklarıma,
tanıdık, ama hiç duyamadığım bir ses.
Oysa o kadar sessiz çığlıklar atmıştı ki gözümün önünde,
belki de şiddetinden kulağım kör olmuştu, anlayamadım.
Ya da anlamlandıramadım işte, bilmiyorum...
Bir kahve yaptım kendime, dudaklarınla kavuşurken fincana,
parmaklarıma yabancı bir sigara yakıyorum.
Yağmurda sırılsıklam olamamanın sızısı düşüyor omuzlarıma.
Salıncakta sallarken seni, gülümsüyorum hafiften,
sonra utanıyorum uçuşan kül zerresinden.
Hüzünlü yüzün, oturuyor karşı sandalyeye,
bir tek yüzün ve gözlerini örseleyen ellerin.
Çek ellerini gözlerinden, derken hunharca,
küskün bir ışık hüzmesi olup, akıveriyorsun penceremden.
Birden yağmur iniyor yüzüme, göğsüme,
neden? diye şırıldıyor gönlüme, dilime.
Kalbinin mühürlü duvarlarını yıkıp, avucuna teslim etmişti senin.
Seni görüyorum diyordun oysa,
Nasıl bu kadar karanlık kalabildin aşikara,
saygısızca, sorgulayıp, yargılarken anlayamadıklarını...
Geçmişin dehlizlerine sapladın aşkını.
Şimdi seni bu kör kuyudan kim çıkaracak,
onu kim çıkaracak, sen yokken?
Sonra ayağa kalkıyorum aniden,
"ben varım" diyorum bağır çağır.
Varlığımla ya da yokluğumla.
Ben varım!
Sen yeterki iyi ol...
Kayıt Tarihi : 9.11.2025 18:14:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!