Günlerdir elimde kâğıt ve kalem:
Biri bâkir
öteki lâl.
Oysa kuduruyor içimde fırtınalar:
Yazıya dökmem lâzım.
Sıla diye diye çekilmez gurbet,
Aklımdan çıkmıyor yakarışları.
Bizi de mutluluk bulacak elbet;
Çatılmazsa yârin karakaşları.
Ne mektupta ruh var, ne telefonda;
1-
Benim de çabam birey olmaktı,
ben de katlandım
korkusuzca korkutan yalıtıma.
Bu evrensel çatışmayı ben de inkar ettim;
“yalnız değilim!” çığlığıyla ait oldum guruba.
Umutlarımız vardı.
Güne bizimle başlar,
soluk alırdı bizimle
ve bizimle şaha kalkardı.
Kızanlarımız özgürce oyun oynar
kazanlarımız her gün kaynardı:
Önlem al
fakat savaşma
yaşlanmaya
karşı.
Mutsuz olursun sen de herkes gibi
kaybedince “zaman”la yapacağın yarışı.
Kaldır kadehini,
son buluta girdi
battı batacak ay.
Terk ettiğim sigaradan bilirim tiryakiliği;
ey, aynaların en hası
Venüs Aynası.
Niye?
Niye ikide bir kabaran bu öfke?
Dil, din, ırk
diye ayrılış niye;
sizdendir, bizdendir; “fark”
diye kayrılış niye?
Sitem etme
sisteme.
Yaratan sensin
ve istersen
ancak sen değiştirebilirsin:
küsme gölgene!
Halt etmiş:
“Arası açıkken şiirle,
şair çıkmaz kasabadan!”
diyen adam.
Bir çuval inciri de berbat etmiş
farkına bile varamadan!..
Umutlara açken
zamanı yitiren sevdalar,
“elaman!” der fermana derman.
Şaşkınlaşan
isyanlardaki öfke
sükutu kendi özünde arar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!