Saklı Yaralar
Ben o diri diri gömülen kız çocuklarındandım,
Henüz saçlarımda çocuk kokusu varken
Beni toprağa bastılar,
Susmayı öğrettiler,
Gözyaşımı bile yasakladılar.
Bir babanın gölgesinde öğrendim
Sevginin nasıl zehre dönüştüğünü,
Şiddetin nasıl “korumak” diye gizlendiğini.
Babam öğretti bana,
Hiçbir erkeğe güvenmemeyi.
Ve düşündüm:
Baba bu kadar öldürüyorsa,
Elin oğlu kim bilir neler yapardı?
Kalbim, iki değirmen taşı arasında ezildi,
Sözlerim boğazımda düğümlendi.
O an anladım,
“Sözün bittiği yer” diye bir şey varmış.
Orası dipsiz bir kuyuydu,
Ve ben düşüyordum hiç durmadan.
Bir kadın gördüm orada,
Gözleri sessizliğin mezarı gibiydi.
O gözlere bakınca,
Dünyanın bütün ağırlığı çöküyordu üstüme.
Yazdıkça kanadım,
Her cümle darağacına çıkan bir adım oldu.
Her kelime son nefesini veren bir hayat,
Her satır bir çocuğun çığlığıydı.
Bir kız çocuğu vardı karanlıkta,
Gözlerinde umudun ince çizgisi,
Ama ellerinde zincirlerin pası.
Bekliyordu.
Özgürlüğü bekliyordu.
Ve o gün, işte o gün
Ben de yeniden doğdum onun bakışlarında.
Ben sadece bir kadın değildim,
Ben susturulan bütün kadınların nefesiydim.
Benim kalbimden yükselen bu yangın,
Her eve, her sokağa, her ülkeye yayılacaktı.
Çünkü beni gömmek isteyenler unuttu:
Toprağa gömülen her çığlık
Bir gün toprağı çatlatır.
Ve ben çatladım,
Karanlığı yardım,
Geceyi deldim.
Suskunluğumda bile haykırdım.
Çünkü benim susmam,
Bir başka kadının ölümü demekti.
Ben sustukça zincirler daha da ağırlaşıyordu.
Şimdi buradayım:
Beni hiçbir kitap yazmadı,
Hiçbir şair anlatmadı,
Çünkü ben bütün susanların cevabıyım.
Ben gözyaşıyla yazılmış bir tarihim,
Ben kanla mühürlenmiş bir şiirim.
Beni öldürmek istediler,
Ama köklerim yerin altındaydı.
Toprak bana mezar olmadı,
Bir ana kucağı gibi sardı.
Ve ben,
Bir çığlık olarak yeniden yükseldim.
Ben, elleri kırılmış bir kadın değilim sadece.
Ben, bütün kadınların yüzüyüm.
Benim gözlerimdeki bekleyiş,
Binlerce kalbin kırık aynasıdır.
Her susan kadın bende konuşur,
Her ağlayan kadın bende özgürleşir.
Çünkü biliyorum,
Bir gün bu suskun şehirlerin sokaklarında
Kadınların sesi gökyüzünü delecek.
Ve o gün geldiğinde
Ne zincir kalacak ne gölge,
Sadece özgürlüğün adı kalacak.
Ve bilinsin:
Benim hikâyem bir bitiş değil.
Ben hayatın kendisiyim,
Ölüm kadar gerçek,
Acı kadar yakıcı,
Ama umut kadar direnen.
✒️ Mehmet Bildir
Kayıt Tarihi : 4.9.2025 15:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!