Bir mısramı bin tatile değişmem
Bunu bilir, bunu söylerim
Ben mısralarımda yüzer
Kafiyelerimde dinlenir
Şiirlerimde güneşlenirim
01.08.2003
Şiirlerim ki
Bir fincan kahve gibi
Kırk yıl hatırı olsa
Şiirlerim ki herbiri
Âşıkların dudaklarında mey
Masalarında meze olsa
Senden öğrendim
Fırtınalı bir gecede doğduğumu
Senden öğrendim
Hıçkıra hıçkıra ağladığım ilk günü
Sende gördüm ne varsa iyi güzel
Bir şair öldü bugün, Allah rahmet eylesin
Artık kaleminden ne kan, ne de aşk damlayacak
Sen aşka inanmadığın için öldü bu şair
Gerçek şu ki; aşkı artık başka şairler yazacak
_____________Âlimoğlu___________
Bir günbatımı Ankara'da
Susuz Göle karşı ikimiz
Kristal kadehlerden şarap içmeliyiz
Masamızda peynir tabağı
Tam ortasında
İki kırmızı mum
Sen Bana Haramsın
Sen bana haramsın ölsem sevemem
Sen bana yasaksın sevdim diyemem
Seni gizli gizli sevebilirim
........................................İsyanım sana değil Tanrım
........................................Sahte İnsanlara
Beni niye iki ayaklı yarattın Tanrım
Suçum, günâhım neydi insan olmak için
Yüzümüz alabildiğine saf ve güzel
Soframızın incisi acılı içli köfte
Bir yanında buz gibi bir tas yayık ayranı
Bir de acur turşusu yeme de yanında yat
Gönlüm deliler gibi, bu sofranın hayranı
Ayışığında denizi seyrederken elele
“Aşkı tarif et bana” demiştin
Dinle
Özel ödüllü bir san’at filmidir aşk
İki kişi oynar filmde
Bir erkek san’atçı, bir de kadın
Seni beklerken yitirdim ne kadar umudum varsa
Gözlerim kör oldu, saçlarım bembeyaz kederden
Güzler geçti, baharlar geçti binlerce, yoksun
Kalbim daha sessiz şimdi bir ölüden
Oysa bekleyiş mutlulukmuş, bir damla ümit varsa eğer
Üstad seninle tanışmak, sohbet etmek büyük keyifti. Nitekim şiirlerin de öyle, tekrar görüşebilmek ümidiyle...
şiirlerini çok beğendiğim ve hatalarımda beni uyaran, yol gösteren son derece duyarlı ve mütevazı...saygılarımla üstad mehmet yücedağ