Dert yağmurlarına kapılıp
Saçına aklar düştüğünde
Yüzündeki çizgiler çoğalıp
Aynalar sırrını döktüğünde
Uzaklaşan ayak sesimi gelişim sanacaksın
Şimdi bana çok gördüğün bir küçük umuda
Ben yalan dünyanın ihtiyar kulağına
Aşkı fısıldayan bir çocuk sesiyim
Acıların sürdüğü hayat tarlasında
Umut tohumları eken duygu çiftçisiyim!
He taşın altında bir el olmak değil
Hayat çok sesli bir korodur
Anlamak için dinlemek bir yoldur
Kalbi sağır olana duyması zordur
Duy da anla derim vakit varken!
Yalandır kalbin bir pulda gülmesi
Bir dağ başında ormanını bulamayan ağaca mı
Geceleyin gökyüzüne tutunamayan yıldıza mı
Yoksa ıssız tarlanda bir korkuluk gibi diktiğin bana mı
Söyle ey aşk! söyle hangimize daha çok acırsın?
Sen ki beni tarih kadar eski bir acıyla sınayıp
Bir tövbe yapsanda beni dilinde
Dönen bir pervane olacağım tepende
Kaçsanda benden en uzak yere
Koşan bir gölge olacağım peşinde!
Say ki prangalara vuruk
En uzak dalında en olgun meyvesiydin aşkın
Sana uzanmak için sevgilim
Ne uçurumları göze aldığımı bir bilsen, şaşarsın!
Ve öyle sandığın kadar da yoktu cesaretim inan
Çekingen ruhum yıllarca
prangalar vurmuştu sevgimin ayaklarına
Aşk nerde diye sorma bana
Aşk hem içte hem dıştadır
Yerde gezen karıncada
Gökte uçan kuşda
Esen hoyrat rüzgarda
Görmesini bilene dört yanındadır!
Ela gözlerine diktiğin o uzak ufuklara
Kaç kez sürgün yediğimi bilmiyorum
Ama her sürgünde yüzündeki bütün çizgilerin
İçimde derin vadiler açarak, beni sonunda
Alnının ak aydınlığına kavuşturduğunu biliyorum
Saçlarının bende lüleli bir dünya yarattığını
Kader, ayrılık kılıcını çekip belinden
Hançerlese de bağrımı binbir yerinden
Bir yarın daha çalıp şu kan rengi göklerden
Yaşarım bu öksüz aşkı, yarım kaldığı yerden!
Sanma gönül yorulup vazgeçer bu takipten
Gecenin zulmetinde bir ziya/
Meçhul yolların akıbetinde tek manevra/
Hasretinin pençesinde depreşen yarama/
Vuslat yek tanem/
Vuslat tek deva!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!