Sen üzülme affettim seni geçen akşam rüyama geldin
uyandığımda şaşkınlık tı beni saran
masalsı bir dağın yol olmuş bir yerinde
bekliyordum seni ve sen at arabasıyla geldin
sonra bana yazdığın bir defteri veriyorsun
ve o defter ağaç kabuğuyla yapılmış
geçtim çardak altından
oturmuş bekler orda burası yangın yeri gönlüm seni sevdi
lacivert kadife sarınmış üstünde beyaz mintan
oyy annem oyy bal köpüğü gözleri var
söyle nasıl edeyim ben seni gördüm gözlerim
bunda böyle ben bende değilim
yokluğunda kaldırdığım sessiz kadehler var
ağladığım doğru sarıldığım doğru boşluğa
salladın beni bir kağıt parçası gibi
yanından ayırmadığın şimdi hangi parçalar var
buldunmu bir ben kadar masum bakan gözleri
buldunmu içindeki seni sana vermesini bileni
Gün batıyorken kurarım hayellerimi
mis gibi içime çekiyorum
vazomdaki çiçeklerin güzelliğini
herkez bana bende kendimle barıştayım
dokunmayın şimdilik düşlerdeyim
Ocağımın üzerinde yemeğim pişiyor
aklım deryalarda gözlerim seyrine dalmış
koşuyorum kapı çalıyor açtığımda bir başkası
nereye baksam nereye koşsam yarımyamalağım
yarımı ne zaman tamamlıycaksın
gözyaşlarım sahipsiz
İçimdeki sıkıntıları selatü tefriciyeyle azaltım uykuya daldım
Rüyamda özgürlüğümün tadına vardım
Ezan sesiyle uyandım yaradanım benide al secdene
Yetimim sensiz evsiz barksız
Sadece sende gizliyim alıp çıkarıyorum sen varsan bende
Alıp bakıyorum kendime senleyken ne de güzel yüzüm
Adını sevda koymuşlar yanan virane evin
tutuşuyor koşuyorum söndürmeye
kocaman bir eksende ucsuz bucaksız
yanlızlığı tutuşturuyorlar elime
ne susturabiliyorum nede çoşturuyorum
öylece kalakalıyorum caresizliğimle
Ahhhh! koca kadın ahh! babaanne geldi bağırıyor
Senin adın kader keder bakiye geldi işte sabriye
Getir hele yoğurduğun hamuru eline nede yakıştı
İşte senin takında bu pamuk pamuk bembeyaz
her afiyet verdiklerinden aldığı dua ellerine sağlık
öylesine yansımış teninin canlılığına
Ben yokluğuna öyle alışmışımki,
Bir an çıkıp gelsen aklımıda alırsın.
Bedenim senin viranen,yüreğim senin döküntün;
Sakın almaya kalkışma! tek elimde kalan bıraktıkların
Gelirsen ayıp edersin.Acılarıma ayıp edersin.
Hasretime, yangınıma,kahroluşuma ayıp edersin.
Hahahahayyyyyy! takkkk! önümüze koyulu verdi çaylar
Sen şaşkınlık içinde gözlerime baktın okadar hızlıca çarpmıştıki bardakları masaya dedemiz çayların bir kısmı
tabağına dökülmüştü sonra çok değerli kedileri geçi verdi
pencerenin önüne dışarıya bakınmak için gell sevdinazzz
kedinin ismi dedemiz kedisini nazlıyor yağmurun sesi arasında bir gök gürültüsü kedi atladımı kucağına çaylar masadan aşağıya sen esnekliği belkide en güzel orda becermiştin en yalın halindi belkide o halin en doğru en yalansız ve en komik benden kocaman bir kahkaha ve sen zar zor sandalyeye kendini tanıttın çokmu korktun kediden
bilmeni ne çok isterdim keşke hep doğruları anlatsaydın
Yaptığından utanarak, ya da yapmacık bir qurur yaparak özür dilemeyi beceremeyenler, hep ruyalarda bağışlanmak için yalvarırlar.