Çocukluğum…
Dudağımı çepeçevre saran masum bir gülümseyişle,
Beni çoook eskilere götüren sımsıcak yıllar..
Şimdi anılarımda kalan o tatlı hatıralar
Hızla akıp dönüverdi zaman çocukluğuma…
Adam stüdyodan çıktı
İçinde, işini iyi yapmanın mutluluğu vardı...
Paltosunun yakasını kaldırdı,
Dışarda hatırı sayılır bir ayaz vardı
Cebinden bir sigara çıkardı,
Çakmağıyla yaktı..
Özledim seni,
Yüreğimde yaşattığın fırtınaları,
Çocuk kahkahalarını,
Seni hissetmeyi özledim!
Resimlerimize baktım da dün…
Sis bulutundan
İnen bir perde gibi
Ağır ağır
Durdurarak zamanı....
Sevdanın saz sema-i si titrer
Yorgun gönlümde
İstanbul uyanıyor yine bir şafak vakti,
Bir rakı sofrasından
Seni seyrediyorum İstanbul, Rumeli Kavağı’ndan;
Masamda midye tava, pilakiler,
Elimde sigaram
Sen gideli bana ne haller oldu bilsen
Sevda atesin kor gibi dağladı yüreğimi
Oysa; Tanrıdan dileğim sadece bir taneydi
‘’Yaşamak” ama sonsuza dek kollarında!
Yalnızlar sokağında yürüyorum
Yüreğimde tarifsiz kederler
Derin derin yudumluyorum yalnızlığımı!
Kaldırımda saçı-başı dağınık
Bağrı açık bir adam
Duyuyor musun
Sevgimizin gücünü yüreğinde?
Yaşamı nasıl da yeniden şekillendiriyor!
Ta ki, dizelerde resmettiğim
Renklerin türküsüne kadar..
Duyuyor musun
çoğul zamanlardı..
imkanların paylaşılıp, acıların bölüşüldüğü..
ardında...
soluk kır çiçekleri ve menekşelerin arasına katlanmış
anılar bıraktın.
hep bilmediklerimizi konuştuk..
Bir avuç sıcaklık vardı gökyüzünde,
Güneş yine bütün gün ortalığı kavurdu...
Sanki cehennem fışkırıyordu her yerden! ..
Gün batımında..
Güneşin gözleri al akşama boyandı.
Gölgeler gitgide uzadı, uzadı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!