Sonbahara dönen mevsimin başlangıcında yitivermişti yine zaman. Senin çekip gitmenle talihsiz bir yağmur yağıyordu kendisine bile faydası olmayan bereketsiz bir yağmur dökülmüştü senin ardından.
Gittiğin gün hani bu kentte yıkılmamıştı. Sadece biraz sıkılganlık bir kabına sığmama ruh hali vardı o gün. Ama kuşlar ayrılmıştı şehirden senin gibi, her sonbaharın başlangıcında. Ve sen gitmiştin eylül ortası sonbahar başlangıcı, arkana bile bakmadan
Son defa ellerimi sıkıp “Allahaısmarladık, belki yine görüşürüz.”
İki cümle iki kısa ama yaşamı kara bir deliğe dönüştüren söyleyip yitmiştin.
“Hoşça kal ve kendine iyi bak” umutsuzca dökülmüştü ağzımdan, sen ellerini kurtarmaya çalışırken avuçlarımdan.
Âlâyiş-i dünyâdan el çekmege niyyet var
Yakında adem dirler bir şehre azîmet var
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım
Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var
Devamını Oku
Yakında adem dirler bir şehre azîmet var
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım
Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var