Şahbettin Uluat Şiirleri - Şair Şahbetti ...

Şahbettin Uluat

Var eden, herkese kapı,
Açar eğer kul zordaysa,
Küçülür zor günün çapı,
Geçer eğer kul zordaysa.
*
Zor gidişler dönüş olur.

Devamını Oku
Şahbettin Uluat

Erdem dolu iki sözü,
Birlikte söyleyen lazım.
Güzeli, iyiyi görüp,
Çirkini görmeyen lazım.
*
Dürüst olan, doğru diyen,

Devamını Oku
Şahbettin Uluat

Kolay buldun, kolay tuttun lokmayı,
Gizli aldın, sessiz yuttun lokmayı,
Bakıp fark etmedin açı, garibi,
Göbek ve buduna kattın lokmayı.
*
Kulak ver ki, bu şiirim sanadır,

Devamını Oku
Şahbettin Uluat

Ey insan, sen bu aczinle efelenmesen olmaz mı?
Bilmediklerim de çoktur, desen, eğilsen olmaz mı?
O ne kibir, bu ne benlik, şu minnacık kalıbınla,
Var edenin, çevirenin hakkını versen olmaz mı?

14.10.2013

Devamını Oku
Şahbettin Uluat

Buğday başağına, nar tanesine,
Bakıp dersler çıkarana ne mutlu.
Buğdayı, narı saran kabuk gibi,
Kutsal özeli, sarana ne mutlu.
*
Varlıkları birer birer yoklayan,

Devamını Oku
Şahbettin Uluat

Beklenmedik bir ölümle karşılaştığımızda,
Ya da,
Mezarlığa her uğrayışımızda,
Hayatın ve ölümün tam ortasında duruyoruz,
İçimizi sıyırıp geçen
Soğuklukla,

Devamını Oku
Şahbettin Uluat

Hiç düşünme, giriş, çalış; varsa eğer halis niyet,
Programını sağlam yap, bul, toparla ve gayret et.
Olmaz sonuçlar alınır, aşılmaz yollar aşılır,
Her şeyi çok güzel olur, hem kemiyyet, hem keyfiyet.

14.10.2013

Devamını Oku
Şahbettin Uluat

İnsandır gördüğüm sana bakınca,
Ne bileyim dinin, dilin, mezhebin.
Isınırım el verince, alınca,
Ne bileyim dinin, dilin, mezhebin.
*
Kaştan, gözden belli mi farklılığın?

Devamını Oku
Şahbettin Uluat

Kusursuz bir bilgelik gezer durur âlemi,
Hataları düzeltir, yazar durur âlemi,
Biz yaşarken, ölürken, uyanıkken, uyurken,
Yeniden şekil verir, çizer durur âlemi.

14.10.2013

Devamını Oku
Şahbettin Uluat

On yedi yaşındaydım.Duyarlı ve duygusaldım. Deneyimsizdim, tedirgindim, yalnızdım. Uzak ve örtülü bir şehirden gelmiştim. Ülkemin öte yakası kadar uzak bir yerdeydim.

Okumak arzusuyla, trenle üç gündüz, iki gece yolculuk yapmıştım.
Askeri okulun kapısından yetersiz bir gerekçeyle çevrilmiş, dilini bilmediğim işlerden sınıfta kalmıştım.
Geri dönmek bana kalan son şeydi.
Memlekete gitmeden önce bulunduğum kentin yüksek yerlerinden birini, kalesini görmeyi arzulamıştım.

Devamını Oku