İştahım kesildi...
İnsan eti mi yiyorum?
Ne eti yediğim belli değil?
Bu ne tiksinti böyle
Bu ne bitmez çile...
Seni kaybettikten sonra anladım
Ne kadar yalnız olduğumu
İğnenin deliğinden geçen
Saniyelik ömrümde...
Seni, çok severdim
Ay mehtaba durmuyor
Ruhum, kalbimin kapısına
Öyle içten vurmuyor
Orkide renkli duygular
Benliğimde kudurmuyor
Şu garip, yaşlı dünyanın
Varlık ile yokluk anaforunda
Bu son gurbet, can yakar güzel dostum.
Baharı bir anda silen hazanda
Bu son gurbet, can yakar güzel dostum.
Çöker üstüme varlığın kasveti
Sakın yukardan aşağıya bakma
Göz kararır, başın döner düşersin
Hızını düşür diyenleri takma
Sen kazandıkça yükselen beşersin.
Ölümü hiç hatırına getirme
İnsanlar küçük ölüm uykusunda
Gece, derin hayaller buğusunda
Sana varsam bir şubat soğuğunda
Beni kabul eder misin, Allah'ım?
Hayat nizamı kutsal koylarında
Gönül dağlarımda açan
Buğulu umutlar
Göz yaşlarından oluşan nem
Yürek ateşimle bir güneş
Dalıma, yaprağıma
Vermezken neşe
Çıtlık yeşili bir bahar sabahı
Ani gelişin renklerin hasıydı
Hafif bir yağmur okşarken toprağı
Güzel kokun, alemin devasıydı.
Var olma sebebi sendin bu arzın
Beyin suyunu yok eden
Bunaltıcı bir çöl sıcağında
Hurma dallarıyla örtülen
Muhteşem sevdalar ocağında
Alemlerin efendisi sohbet veriyor
Yıldızları kıskandıran ashabına.
Gece, benliğimizi boğmadan
Gözler karatoprağa
Sürme olmadan
Bir uyanıştır bu
Dağlar atılmadan
Gökler delinmeden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!