Gözlerim uykudan taşarken yaslanıyorum pencereye,
sokakta bir kedi kuyruğunu sabaha siliyor.
Fırından yükselen ekmek kokusu,
çocukken annemin saçlarını ördüğü sabahlara benziyor.
Ve işte tam o anda,
adın, sıcacık bir buhar gibi camda beliriyor.
Radyodan eski bir şarkı sızıyor içeri,
belki Edip Akbayram, belki rüzgâr söylüyor.
Şehir uyanırken gözlerimi ovuşturuyorum,
düşlerimi üzerine serpiyorum.
Belki de bir sabah rüyasıydın sen.
Dün gece gördüğüm oyuncak bebek düşleri,
yarım kalmış bir masalın içine saklanıyor.
Sen gelsen, tamamlanırdı her şey,
bir kahvaltı masasının başında,
mavi peynir tabaklarının arasında,
gözlerinde çocukluğumla…
Ama sen yoksun.
Ve sabahlar, çizgi film gibi ağarıyor penceremde,
renkleri biraz eksik, sesi biraz kısık…
Ama yine de izliyorum.
Hatem Çetinkaya
Kayıt Tarihi : 19.3.2025 14:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!