Rüya
Öyle nedensizce üşüyorum…
Duygusunu yaşayamadan kaybolduğum bir sevgide
kendimi bırakmışım;
hiçbir şeyin farkında bile değilim artık.
Gecenin karanlığına aldırmadan,
sağıma soluma bakmadan,
doğruyu yanlışı bilmeden
kendimden parça parça eksilmişim.
Duyuyorum…
Hissediyorum,
Görüyorum…
Ama umursamıyorum.
Nereden geldim, nereye gidiyorum,
bilmiyorum.
Yandığımı,
ıslanıp titrediğimi,
düşler gördüğümü hatırlıyorum ama
anlatmaya cesaretim yok.
Bazen bir rüzgâr savururken beni,
saçlarımın hissettiği her dokunuş
tenime siniyor.
Aldırış etmiyorum.
Gözlerimi kapatıyorum gecenin siyahına.
İçimde kocaman bir boşluk var.
Milyonlarca sesin arasında
ağzım bıçak açmıyor…
Kulaklarım hiçbir şeyi duymuyor.
Yediğim yemeğin tadı yok,
oturduğum masa kirli,
kaldığım oda penceresiz.
Elimdeki gazete boy boy mezarlarla dolu,
saksıdaki çiçekler çürümüş.
İçim sensiz,
dışım sessiz.
Sadece bir üşüme hissi…
Bir damla gözyaşı…
Askıda duran, yıllarca giymediğim bir palto,
çorabımın teki delik,
ayakkabılarım su alıyor.
Bedenim değil,
ruhum ıslanıyor.
Bulaşıklar hâlâ tezgahta,
sol yanım küf tutmuş.
Kapılarım paslanmış.
Muhabbet kuşum kafesinde hareketsiz.
Ben sadece
yalnızlığı hissediyorum.
Dolapta onlarca ekmek taş kesilmiş,
ışıklar sönmüş,
sular kesilmiş,
mevsim kış.
Ellerimin uçları kızarmış,
yanaklarım al,
kirpiklerim gözlerime batıyor.
Avizem lambasız,
yalnızca sallanıyor.
Kendimi göremiyorum aynada;
elektrikler kesik.
Soba yanmıyor.
Bedenim değil,
elbiselerim bile soğuk artık.
Kapı çalmıyor.
Kimse gelmiyor.
Ses yok.
Çocuklar yok.
Sen yoksun.
Rüzgârın sesi kalbimde fısıltıya dönmüş…
bedenime dokunuyor.
Olur da bir gün…
bunları da unutursam,
kaygılanırsam,
konuşamazsam…
bil ki
sessizce ayrılıyorum
senin bilmediğin bir düşüncenin ardında.
Çiçekler solmuş,
ağaçlar çıplak kalmış,
dışarıda fırtına var.
Benim içimdeyse
daha büyüğü:
Kalbim üşüyor.
Sinsice yaklaşan korkularım var.
Derinliğe gömülmüş düşüncelerim.
Ses yok.
Çocuklar oynamıyor.
Sadece hayal görüyorum.
Sen yoksun.
Tozlanmış bir fotoğraf…
Bir gamzen…
Ve kaybolmuş bir “ben”.
Kendimi dışa vurmaktan
öyle çok korktum ki…
Anlamsız sahneler,
radyoda unutamadığım bir şarkı,
kâğıttaki şiir,
ellerimin tuttuğu kırık kalem…
Her şey darmadağın.
Sildikçe soyutlaşan hayallerim,
ve tam tersi:
Somutlaşan sen.
Bir satır…
Bir sözcük…
Bir notadan sonrası sen.
Gerisi boş,
gerisi karanlık.
Bir bulut ve bir damla,
Bir ses ve bir rüzgâr,
Bir düşünce ve beynim,
Beyaz ve siyah,
Masmavi bir gökyüzü,
Çocuklar…
Ve sen.
Giden ben,
kalan sadece umutlar.
Bir rüya ve bir alacakaranlık.
Köprünün sonunda
düş kırıklarıyla inşa edilmiş bir dünya…
Üşüyorum.
Kalbim değil,
nefesim.
Üşüyorum.
Sen değil,
ben.
Üşüyorum.
Varlığım değil,
yalnızlık.
Yürüyorum…
Sessizce.
Gidiyorum…
Ve susuyorum.
Rüyamda.
Mehmet bildir
Mehmet BildirKayıt Tarihi : 21.1.2025 23:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"GÜZEL İNANAN, GÜZL DÜŞÜNÜR, GÜZEL DÜŞÜNEN GÜZEL GÖRÜR VE GÜZEL GÖRENSE HAYATINDAN LEZZET ALIR VESSELAM." -Kelam-ı Kİbar-
Hayırlı rüyalar Mehmed bey.
Konu çok başka bir şey hadisi şerefi paylastiniz sağolun ama durum ondan vaziyet değil ??
TÜM YORUMLAR (2)