saymadım. bu bilmem kaçıncısı olacak bu vişne tadını alışımın
bir kar yağacak, bir göle bakıp hisleneceğim
gece geç vakit acele acele bir şiir bulup unutacağım
böyle olacak romantizmi yeniden keşfim, böyle olacak vişnenin tadı
hem zaten ben sonbaharda doğmuş biri olarak
hep uzaktan sevmeyi hep uzağı sevmek sanarak
Şimdi gidiyorsun, git
Bütün sabahları üşüdüğüm
Bütün gördüğüm senli günlerim, onlar da gitsin
İçimde bir şarkı
Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat
Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin
Devamını Oku
Bütün sabahları üşüdüğüm
Bütün gördüğüm senli günlerim, onlar da gitsin
İçimde bir şarkı
Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat
Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin
'Âşinâ-yı aşk olandan âh u zâr eksik değil
Keşti-i bahre demâdem rûzigâr eksik değil'
.....(Niyazi-i Mısri)....
Rüzgârı eksik olmasın, âhından ve inleyişinden dinledik şairi.
'Meksika Sınırı'ndan beri izlediğim bir kalemdir. Amma velâkin, edebi üslubu biraz isyankâr, biraz kavgacı, biraz eleştirmecidir. Çoğu yerde kara mizaha ve hatta ironiye kaçar. Kısacası kendini keşfe çıkmış bir ademoğludur. Bu yüzden, 'Cinnet Modern' şiiri seçilmiş olsaydı Kılıçarslan'ı daha iyi tanıtabilirdi bize.
Fr. romantisme
a. 1. XVIII. yüzyıl sonunda başlayan, duygu, coşku ve sembole aşırı yer veren sanat akımı:
Hayat kadar güzel bir imtihan olamaz.
sonbaharda doğan her doğulu şair
bir yazgı kuşatmasına tutulmuş gibi
sever
uzağı
uzaklığı
uzaktakini
bu şarkın şarkısıdır ki
en güzel notası hasret
en ritmik devinimi hüzün
en dingin tınısı güz
işte vişne
ve işte babamızdan tevarüs içlenme
adına romantizm deniliyor sanırım
şimdilerde..
@..
çok güzell..
Bazı şeyleri uzaktan sevmek evladır. Zira mahbub-u mecazilere yakınlaşınca onların gerçek mahiyetlerine ıttal-ı hakiki mümkün olacağından fazla karabet, romantik sevgilerin büyüsünü bozar. Amma velakin; uzağı ve uzaktakileri sevmek(cennet ve ahirette kavuşulacak mahbub-u hakikiler gibi) ise; onlara yakınlaştıkça sevginin dozu ve büyüsü artar, ziyadeleşir, maşuk'u tarifsiz hazlara ve sırlara gark eder! Muhabbetullah ve lahuti aşklar da olduğu gibi.
Doğu'da dini duygular ve hissiyat, batıda ise; akli kıstaslar ve felsefe hakimdir. Onun içindir ki, enbiya ve evliyullahın ekseri şarkta, hükemanın ve felsefeccilerin ağlebi garpta, batıda zuhur etmiştir! Şarkın intibah-ı hakikisi de dine yeniden dönüşüne bağlıdır ki, şu anda islam ülkelerinde ki ve ceziretü-l arabda ki isyanların, intibahların sebebi budur. Zaruri ve fıtri ihtiyaçlarının farkına varmalarının sonucunda ki asla dönüş hareketleridir!
Sayın şair'e ve tüm romantizim peşinde koşanlara, fakat aslında fıtratının asıl ihtiyacının ararken yanlışlıkla romantizim de mutluluk arayanlara tavsiyem; Asıllarına rücu etmeleri ve ruhun ihtiyac-ı hakikisi olan din-i mübin-i islam'ın hakikatlerine teslim olmalarıdır!
Herkese hayırlı çalışmalar.
çok sakin ve de içeriği hoş bir şiir İsmail bey..
'sonbaharda doğmuş biri olarak' bu şiirinizi ben de sevdim :)
evet romantizmi keşfetmişde kendi keşfedememiş gibi yada sevdiğine resmedememiş gibi bir şeyler fısldıyor diziler
Söylediklerinden çok,söylemedikleri var gibi.
Şark dedim:Oyuna yeniden başladım,diyerek yutkunmuş ve susmuş.
Şiir dışındaki atışmalar için,arkadaşları forum odalarına davet etsin biri.
ben olsam...diyerek mi başlamalı şiire bilmem ki:))))evet ben olsam beyazla kaplardım bütün dünyayı...bak nasıl eşitlik kokardı dünya...rüzgar bile çiçek açtırırdı isyanları...ölürdü siyasiyetin kralları!..püsküllenirdi 'mısır' tarlaları...saçaklarında kuş yuvaları...cikciklerdi evren....
ah be sevgili yerine koyduğum şeftali ağacı...sen niye beyaz açmazsın ki çiçeklerini,hı!..:)))))
ey sevgili!..
en iri kar tanesi sensin işte
doldurdun sokaklarımı,damlarımı...
adamlar yaparım seninle
adamlar eritirim güneşsiz
adamlar buz keser ayazımda...
ve ben
giyinip bütün yeşillerimi
dikilirim altına
kış ortası
çam ağacına benzemek için...
:))))
evet,Yanıltan Işıklar'a katılıyorum,sevgili sinyali'ye de...
şiir,akıp giderken kayboluveren bir dere misali kesilivermiş bir yerde...stoplamış yani...belki de bilerek yaptı bunu şair, bilmiyorum..bilerek yapmış olması,okuyanlara çağrışım yolunu açmak amacını gütmüş olmak içindir belki de...neden olmasın?..
neyse!..candan kutluyorum şairi...herkese saygılarımla...
''öyleyse nedir bu göle, bu karın yağışına bakıp'
şiirin en can alıcı, sorunsalın ucunu çağrışıma bıraktığı en nazik yer burası..Şairin ,.trene bakar gibi bakmadığı yer burası...
çağrışıma bıraktığı yerden alıyor sonra şair sözü bir paragraf boşuğu yaparak... şiiri biraz aralayarak...soluklanarak..
kar deyince diyor...içinde şarkın ruhu...üşümelerin ruhu saklıdır diyor..ben o üşümelerin içinde yaşıyorum diyor bir şarklı olarak..şark meselesi derin meseledir diyor.. Ataları Kudüslü olan Karl Marks'ın son yıllarında takıldığı meselenin adıdır diyor şark meselesi...Doğu okumalarını beceremeyen bizi anlamaz diyor...
mağrip nasıl ayaklanıyor bak diyor..mağripliler de şarklıdır diyor... nitekim....
Bu şiir ile ilgili 33 tane yorum bulunmakta