Zamanı kaybedip kuytu bir köşede,
Yitik dehlizlerde merhamet arar insan.
Bazen kırılgan bazen de yavan,
Mekansızlığın kenarında özünü bulur insan.
Takvimden düşen her sayfada,
Bambaşka bir kimliğe bürünür yaşam.
Bir hasrete kapı aralayan mı düşler,
Düşlerin kapısını çalan mıydı hasret?
Sabahına tedirgin uyandığım rüyalar,
Kalbinin yangınlarına dokunsun!
Söküp ruhumu alsın elemin!
Sessiz çığlığımın sükûtunu duydum,
Hu kuşunun manidar bakışında.
Mevsimleri kovalarken ağrıyan başımda,
Zifirin boynu büküktü ense kökünde.
Yalnız olmak, bir yıldız kadar yalnız.
Akşamın derin hüznünü selamlayıp,
Usulca göz kırpıyor ruhuma dolunay.
Ardından bir yağmur tutturuyor,
Sanki güneşimde terleyip, soğuyorum.
Bir gece vakti düşün ki,
Leyl dedi gönlüm
Nura dokundu aşk.
Mecnun’a bulandı ömrüm!
Güneş ardıma düşmese ne çıkar*
Çölde bir kum fırtınasıydı Leyla.
Gönlümün yamacında asılıp kalmış
Yarım kalmış her sızı…
Benim göğün meşhur yıldız hırsızı.
Soğuk mevsimlerde cüretimin enkazı,
Bu gönlüm yerlerde değil göklerde ıslanır.
Benim göğün meşhur sevda arsızı…
__ a __
Mahcup bir elvedaya iliştirilmiş,
Gizli bir busede,
Mahşeri tartarken gök kubbem,
Eşiğime bıraktığın
Acı bilme göğsüme taktığım bu hasreti!
Tatmasın bir gül dahi böylesi bir zulmeti
Ne kadar ölçüp biçsem saçlarında gurbeti,
Bilemedim nedense, çözemedim halveti.
Mesafeye mahkumum, kan damlar can özüme.
Ben ki suskun şair
Ömrü topuklarında salınan.
Gülüşlerimden düşen bin parça.
Bin bir düşü,
Bir geceye sığdırmaktır marifetim.
Emeği var yaşanmamış dakikaların.
Eskisi gibi tutamıyorum artık sözlerimi.
Yağmur damlalarında hıçkıran bir gelin,
Her sonbahar yüreğimden geçer.
Turnaların kanatlarında şairlik devşirdiğim,
Hatırlanmayan bir tebessümdü gençliğim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!