Adımı hatırlayıp da söyleyemediğim günden beri
İnsanlara acımak beni daha iyi birisi yapmadı
Acıyanın acınan olduğunu ne var ki çok geç öğrendim
Şimdi telaşsız gibi görünsem de
Karakterimi eski zaman adamlarına tevdi edişime
Öfkemi sınırsız sakinliğe teskin edişime
Sezar’ın hakkını da kendime teslim edişime
Aldırmasın artık kimse
Öğrenilmiş çaresizliğimin kavranmayan doğrularla çarpımı
Niyetlerimin toplamından fazlası eder
Biliyorum
Asıl şan ve şöhretinse bilinmemek olduğuna kendimi inandıralı beri
Kendi kalesinde mahkum bir kralım ben
Kölelerine diz çöken, onlardan bağışlanma dileyen
Babüssadeden
Merdi meydanlar hazır olsun!
Şahnaz atlar sökün etsin!
Diye haykıramadıktan sonra
Affı şahaneme kim mazhar olur artık benim
Kendimi yüceltme siyasetinin
Bana ve ülkeme verdiği zararı düşününce
Katlimin farz olduğunu iktisap ettim
Bu düşüncenin bende yarattığı mübeccelik
Öldürme zamanı bir zeminde
Düğün idamıma vahşi bir sadelik getirdikçe
Bakmaya gerek görmediğim bir yerde dimdik durduğumu
Yeni fark ettim
Bataklıkta gülümsemenin ne demek olduğunu
Bana değil
Mukavemet gösterip çoğalmayı reddeden hücrelerime anlatın
Artık kimsenin umrunda olmayan nadir toprak elementlerime de
Ne kadar dargın olduğumu gazateler yazsın
Ey asrı saadet
Hangi zaman dilimisin sen
Seni bulup yaşamayı
İdrakimin hangi boyutuna sığdırdın
Bir fincan karanfilli kahve içmenin
Ardıç kuşlarının ötüşlerini dinlemenin
Ya da bir nilüferden yağmur damlalarının süzüldüğünü izlemenin
Böylesi bir marifete temayül doğuracağını nereden bilebilirdim
An da yaşamayı cennetin en güzelini
Dizlerine başımı koyduğumda ve
Gözlerine kaygısızca baktığımda anlayabildim
Toprak ateşimi içmese
Gece derdimi yutmasa da olur artık
Aklımla kalbimin savaşı
Bana barışın tek kanatlı kuş olmayışını öğreteli beri
Savaştım kendimden kavi düşüncelerle
Sarfınazar ettikçe manikliğimden
Depresiflik namıma acır oldu
Siz yine de beni karanlığımla baş başa bırakın
Umut karanlıkta başlar çünkü
Beni koruduğuna inandığım bilekliğime bakıyorum şimdi
Boncuk sayısı bana hayatımın tam ortasında olduğumu hatırlatıyor
Anlayamıyorum
Kulaklarımda bir kudüm tınısı saniyelerime ahenk katıyor
Fark edemiyorum
Ruhum maksimalist yaklaşımları minimize ediyor
Hissedemiyorum
Soğumak unutmaktan daha güçlü bir duyguya dönüşüyor
Ama ben unutmuyorum
Nefsim yine hangi hademde şahlanmış vaziyette
Göremiyorum
Bu önüme koyup da düşündüğüm kaçıncı serpuş
Bilemiyorum
Ancak bildiğim bir şey var ki
Dingin kafayla evreni kontrol etmeye
Rüzgarlara karşı gelmeye
Ve aralıksız sekiz saat uyuyabilmeye çok ihtiyacım var
Alî cömertliğimden eser kalmadığını
Ayan ve eşrafa deyivermeyin hemen
Bilmesin çarşı pazar
Kahvelerde adam sayısı artıyor azar azar
Duyulursa muhabbetim oraya da sızar
Adı lekelendi der merdaneliğime pusu kuranlar
Ah şu her lafa gelişine kafa vuranlar
Hani nerde şimdi ardımda duranlar
Yer kuru gök bulutlu hava ılık
Çok istedim yağmurlar yağsın temizlensin diye ortalık
Bilemezdim sonunda uğraşacağımı balçıkla
Haydi ruhum bana şimdi bunları açıkla
Ne işi olur akıllının kaçıkla
Olmazı bir bedende yaşanması bunların
Ayak izim gözükürse o bastığım unların
Her bir tanesini üç kere öpüp alnıma koysam
Sonra da her biriyle ekmek yapıp doysam
Helalse gülümserim yaptırdığın hesaba
Günahsa da razıyım çektirdiğin azaba
Rahmet eyle ne olur celalinden kendini
Kurtar artık kalbimin melalinden kendini
Hu
Kayıt Tarihi : 21.10.2025 13:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
2025
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!