HEP BİRLİKTE
Yollar sarp,yol uzun,orman karanlık.
Heyecan sarıyor beynimi bedenimi
Güneş de sallanınca akşamın ufkuna
Çıkabilsem şu dereden en yüksek tepeye.
HEP DİK OLSUN
Hiç eksilmiyor karlar başlarından
Tıpkı onların zirvesi gibi ,benim de başım.
Bazen kar yağar, bazen de yağmur
Hep ağlattı hayat,dinmedi gözyaşlarım.
Sislerinden görülmedi başları
HEP GÜLERDİ
Ne güzel ağrttın
Kapkara yüzünü
Toprağın.
Duvaklarını giymiş gelinler gibi ağaçlar
Bir de!
Günlerden 24 kasım
Yılın öğretmenini bekliyorum tv karşışında
Elbet asırların öğretmeniydi
Bir parkta karatahta başında ATATÜRK.
Yılın öğretmeni olmalarını bekliyorum
1979-80 Ders yılında Kocapınar köyüme atanmıştım.Beş yıl önceden mutlaka yetiştir diye salatalık tohumu vermişlerdi.Pazarlarda böylesini hiç bir yerde özellikle dikkat ederek aradım,bulamadım.Çeyrek dönüm kadar o yıl ektim,çok güzeldi,köylerde yetiştirilen klasiklerden çok farklıydı,üstelik turşuluk salatalıkda hiç yoktu,birkaç yıl sonra öğrendik ama yaygın değildi.Ben yetiştirdiklerimi her gün bir kasa toplayıp köy kahvehanesinin önünde satıyordum.arada komşu köylere de götürüyordum,güzel de getirisi vardı.İstiyordum ki herkes yetiştirsin satışını köyde yapalım.Gene izleniyordum .Derken Acıpayam pazarına götürmeye başladım,pazardan benden fazla malıma göre para getiren hemen,hemen yoktu.Nihayet dikkatleri topladım,birkaç aile yetiştirmeye başladı ve gittikçe arttı.Acıpayam pazarında ilk müşterim bir öğretmen,ikincisi mal müdürü,diğeri ilçe kaymakamı idi:Bir pazar, yeni gelmiş kaymakam tanımıyordum birkaç kg aldı ve haftaya biraz bana turşuluk ayır dedi.Ben de abey ben haftaya gelemem okulum açılıyor dedim ama ne okulu yahu daha çok var deyince ;benden iyi mi bileceksin? Ben öğretrmenim dedim. alacaksan şimdi al deyince sessizce ayrılıp gitti.Zaman geçti köye geldi,karşılaştık,biraz muhabbetten sonra lafı dolaştırıp benden bahsetti,sevindim.Neyse köyden ayrılıp bir başka okula atanmıştım.Bir yaz günü ziyarete gitmiştim.Bu arada kahveye de uğradım,kapıyı açar,açmaz geldi hıyar ağası diye 15_20 kişi bağırmaya başladı,ben de ulan böyle diyeceğinize gel çayımızı iç desenize utanmazlar deyince bu sefer gülmeye başladılar Bizim başımıza bela etti gitti demişlerdi.Neyse sarılıp öpüştük hepimizden istediğin kadar içeceksin dediler.Küfür meselesi ve hıyar ağalığı ömrümü mutlu eden olaylardan oldu.Şmdi köyümün ve çevrenin önemli geçim kaynağı olduğunu düşünüyorum.
HIZIRDI ATI
Karacaoğlan’ım dağlar aşarım,
Elimde sazım, benim yoldaşım.
Kolay mı zannedersin konup göçmeyi?
Sevdiğini ararken yol sora sora.
Haram yemezmiş Sıvas kadısı,
Çıktım yücesine seyran eyledim.
Eyledim de Yörük kızını göremedim.
Yadellerde kaldım,neyleyim,
Yörük emmi Zeynep’imi gördün mü?
Honaz dağı hep kayalı,taşlı
ALIN
Sonu göründü galiba
Yolun.
Kaldıramıyorum yükünü.
Nerden geleceği mechul !...
Son hamle,
HOŞ DEĞİL GÖNLÜM
Hoş değil gönlüm,hoş değil.
Kocatepe’de gene tören var,
Adına şehadet dense de,
Hoş değil gönlüm hoş değil
Tırmandım
Ulaştım son durağına
Yetmiş üç basamaklı merdivenin.
Düşündüm
Her basamakta çektiklerimi.
Gözlerim buğulandı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!