Rüzgarla geldi
nefesi ile okşardı
önceleri hafif ve serin
farkettirmeden
alıştırdı kendine
kendini beğenmişti
Tadı can eriği gibi tazeydi
anımsıyorum
Islanmıştı,yağmurdandı
Çekinerek aldı elimi ellerine
Sanki kendine ait olmayan bir şeyi almışçasına utangaç ve çekingen
Zaman öğütememişti, ne de yağmur alabildiğine
Saçlarının yarısından çoğu beyazlamıştı
Bana öyle demiştin
Ve ben görmüştüm
Zaman tozuydu gri üstümüzü örten
Gözlerinde uzak diyarların yorgunluğu, bitmeyen hasretlerin kırgınlığı vardı.
Yılları sırtlanmıştın, boynun eğik, farkındamıydın,farkındaydım ağır yükler yüklenmiştin
İleri bakmak ve doğrulara adım atmak yetmez
Yorulmadan yürümek gerek
Ve bu yolda anlatmak
Çilekeş evlatlarına bu vatanın
bıkmadan
Ta ki soluğumuz tükeninceye
Sıcak soluğunda
Yaz ortası
Uyku ördü
Uzaklarda
Serin kokuyor mavi su
Uyku, derin uyku
İki bölüm arasında fuayedeyim
Sözcüklerimi nadasa bıraktım
Beklemedeyim
Anlamları taşıyacak yeni sözler
Ezilmeden kalacak kelimeler peşindeyim
Sıradan olmayı kabul etmedim hiç
Bu kez kendim için
Söyleyeceğim
Bu kez benim için
Yalanları
Hani şu beyaz olanlar var ya
Senin uzmanlık alanın
Kırık cam parçaları gibi
için için
gömüldüler
daha derin
Ben miyim bu
nerde parlak
Her seferinde bu kez son dedim kendi kendime
yüz, belki binlerce kez son
sigara dumanı gibi sonuna dek çektikten sonra seni ciğerlerime
kanserine çektikten sonra aldırmaz
sıcak buharın yakarken boğazıma takılı düğüm
tuttum tutabildiğim kadar sevgini içimde
Gri ve kahve.
Kum fırtınası altında öbür renkler
ezilmişti.
Ve rüzgar,
toz bulutundan kırbaç gibi tunç yüzlere
sert çizgiler eklemişti.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!