Sende gündüz ve gece sihrinin tılsımı var
Sende fikir kelepçe duygu sessiz bir pınar
Asırlar geçse dahi unutmam bakışını
Gecemin mum ışığı gönlümün sarışını
Yeşil,mavi,mor diyorlar
Ateşine kor diyorlar
Gönül vazgeç bu sevdadan
Aşkın gözü kör diyorlar.
Sevda yolu yokuşludur
Çalıkuşum, yağmur damlam bütün sorularım sana
Elini kalbine koyup hadi cevaplasana....
Züleyhanın gözüyle Yusufunu gören kim?
Gönlümü put sanıp da acımasız kıran kim?
Sevgiye inanmayan ve çarmıha geren kim?
Ne gecenin sessizliği...
Ne rüzgarın uğultusu...
Seni bana getirecek
Bensizliğin korkusu....
Gözüm yaşı ışık seli
Aşkına düştüm düşeli.
Geçmiyor günler neşeli
Aşkına düştüm düşeli.
Deniz kızı görmüş gibi
Huzur içinde durup Rabb'in kıblegahına
Dur diyelim alemin ahına, eyvahına...
Canlı cansız bu sabah tatlı telaş içinde
Muazzam bir nur düştü gecenin siyahına...
Tarihin içinde yolculuk ettim
Şiirlerle gezdim meyhaneleri
Nice üstadlara yarenlik ettim
Avunur söylerim bu nağmeleri.
Aşkı, sevgiliyi mısralar bilir
çıktığım yolculukta
yalnızlık yoldaşım
yine yollar tehi
bari sen beni anla
ey ehl-i ehi
İncir ağacının dalları eğik
Eğik dallarında gümüş üveyik
Gümüş üveyiğin kanadı kırık
Kırık kanatlıya merhamet gerek.
Karabük dediğin bir puslu şehir
İki elim de yakanda
Hüzün bıraktın arkanda
Her gün acı her gün çile
Huzur mu kalır insanda.
Maske takmış bütün yüzler
gül ve bülbül...
bir elmanın iki yarısı,
ne bülbül gülsüz,
ne de gül bülbülsüz edebilir...
tebrik ediyor, selamlarımı gönderiyorum...
Anlam yüklü değerli paylaşımınızı kutluyorum. Saygı ve sevgi ile kalın.
Hikmet YURDAER
lise edebiyat kitaplarımı hatırlattı, özlenen mısralardı.
paylaştığınız için teiekkürler Üstadım.
selamlarımla.