duymadığım kokunu duymak içindi
onca kadın kokusu
ve ruhum başka bedenlerde ölürken
bir sen içindi bu cinayet anlarındaki sessizliğim
bir tek senin görebileceğin bir yerden
sana gülümsüyorum...
onların duydukları kahkahalarım değil
aşkı tarif gerekirse sana
anlatayım
aşk ne biliyor musun
Devamını Oku
sana gülümsüyorum...
onların duydukları kahkahalarım değil
aşkı tarif gerekirse sana
anlatayım
aşk ne biliyor musun
bu arada şiir çok iyi yola devam ...
kadınlar kendi tarafınızdan bakmayın bu şiiri yazan erkek incinmessiniz merak etmeyin
Piraye der ki Nazım'a:
Ben senden önce ölmek isterim,
gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun ?
Ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun,
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin.
Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sende ölünce
kavanozuma gelirsin
ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün...
Aşk böyle birşey işte !!
Farzet ki Piraye, Anna, Ayşem, farzet ki ben, farzet ki sen...
Aşk isimden ibaret mi ?
Farzet ki Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Putperest yada ateist...
Aşk'a inanç engel mi ?
Farzet ki Türkçesi iki kelimeden ibaret olsun, sesi sesinin içinde, yüreği sıcacık sarmalamış yüreğini, ruhunu soyunmuş çırılçıplak...
Aşk'a, yüreğe, ruha lisan engel mi ?
Farzet ki dünyanın bir ucunda; V şehrinde B şehrinde yada her nerede güneş doğup batıyorsa hala...
Aşk'a mekan yada mesafe engel mi ?
Yorumunda, yurdum insanına sıcacık bakıp içimi ısıtan, amma ve-lakin sözü meclisten dışarı olanları aşağılayan tavırla kınayan hemcinsim !
Farzet ki yüreğin çok sevdi birini; çocuk gibi, deli gibi, kadın gibi !
Aşkını sınırlandırmalarına hapsedip, onayladığın parçalara bölüp, koşullar sunarak mı vereceksin yüreğini ?
Yoo 'kalbime gömerim o zaman' diyerek vaz mı geçeceksin, ismi, dini, ırkı, dili farklı diye ?
İnsan değil miyiz hepimiz, yürek hep aynı yürek, yandı mı yanıyor-yakıyor işte...
Rahmi Anna'yı sevmiş, Anna da Rahmi'yi, malum şiirde onların aşk hikayesi...
Sen niye feryat figan etmektesin ki ?
İçine sığdıramamış aşkının şiddetini, ayrılığın acısını, ruhu o'na bölünmüş, sevdiğini söyleyememiş ama çok sevmiş, adına şiir yazmış Anna'nın (V Şehrinden biri giderken) ve paylaşmış işte şiir dostu sandığı-sanmak istediği insanlarla !
Pek te güzel olmuş, şiir yazan kaleminden ziyade, Anna'yı seven yüreğine sağlık demek düşer bizlere.
Başına gelmeye gör.. Demedi deme diye yazmadım haddim olan veya olmayan bunca lafı, inşallah Aşk başına gelir de anlarsın dileklerimle,
Gül'ce
Şair' e tekrar not: Ne yapayım şiir burada, konu burada, yorum burada, muhattap burada, mecburen bu yazı da burada :)
fedakarlığımı anlıyorsun,
vazgeçtim toprak olmaktan
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Bir bardak suda fırtına koparmak bu olsa gerek !
Bir şiir-şair nelere sebep olmuş. Allah zikredilmiş, vatan millet kurtarılmış, Türk soyu irdelenmiş, siyasi görüş propagandası yapılmış, bar'da yolda bilumum mekanlardakilerine sataşılmış, şairin mesaj kısıtlama tercihi eleştirilmiş, şiir dostları (!) klasik ritüellerini sergilemiş, -miş, -mişşş...
Adı üstünde işte ŞİİR ! Okursunuz; isterseniz dizeleri amacı dışına çıkmadan yorumlarsınız, ya seversiniz ya sevmezsiniz. Okurken ne hissettirebildi siz ondan haber verin ? Ben sevdim mesela; yüreği kocaman bir ruh düştü aklıma ve teninin kokusuna eksikliğim...
Bundan şaire ne ?
İnanca ne ?
Siyasete ne ?
Kime ne ?
Bence birileri şairin pervasızlığına kızmış olmalı, yoksa üç-beş masum dizenin suçu ne ola ki ?
Kim kimin inancını sorgulayabilir ?
Kim kendi siyasi görüşünün daha doğru daha üstün olduğunu kabul ettirmeye çalışabilir ?
Kim bir üyenin mesaj alma özgürlüğünü eleştirebilir ?
Ve kim tüm bunları ve daha fazlasını yapmaya gerek duyabilir ?
Amaaa.. Ne çok severiz yargılamayı hatta infaz etmeyi, suçlamayı, savunmayı, ahkam kesmeyi, kendini ifade etmeye zorlamayı v.s. v.s.
Yaşamda ki yazılı veya yazılı olmayan, yasal yada yasal olmayan kurallar zaten yeterince bunaltmıyor mu bizleri ? Neden daha barışçıl, daha hümanist, daha hoşgörülü ve esnek olamıyoruz, yaşamı daha katlanılabilir hale getirmek, bu değerleri çocuklarımıza ve insanlığa miras bırakabilmek adına.
Dünya tarihine yazılmış 'ne olursan ol yine gel' sözlerinde ki kabulleniş ve teslimiyet gelmez mi birilerinin aklına ?
Hiç mi Mevlana'dan feyz almamış yurdum insanı ?
Atatürk'ün, Mevlana'nın, Nuh'un, nice Manço'ların, Prometheus'un, Spartacus'un, Kybele'nin ve daha birçok zikredilebilecek ismin 'evrene' HÜMANİST'çe baktığı ve Medeniyetlerin doğduğu bu topraklarımın insanı; bir 'kültür-sanat paylaşımı' (!) sitesinin sınırları dahilinde bile barış içinde arz-ı endam edememiş ve dar alanda kısa paslaşmalar yapmakta hala ?
Neden ? Neden ? Neden ?
Gökten üç elma düşmüş; biri benim başıma, biri okuyana, biri de elma kurtlarına :)
Sevgili Barış Manço'nun notalarını mırıldanıyorum kendi kendime; hem kendisini yad etmek hemde mesajımda ki kıssadan hisseyi anlatabilmek adına.
- Hemşerim memleket nire ?
- Bu dünya benim memleket.
- Hayır anlamadın, hemşerim esas memleket nire ?
- Dedik ya yahu bu dünya benim memleket !
Bilmem anlatabildim mi ?
Gülümsüyorum sadece :)
Antoloji ahalisine sevgiyle, barış içerisinde, insanlığımızca paylaşımlar dileği ile...
Gül'ce
Not: Rahmi bey, şiirinizin altında ki yorumlara yorumumdan dolayı alanınızı geçici olarak işgal ettim, rahatsızlık verdiysem affola..
evet.
haklisin.
o kadar onurlandirmisim ki o yorumumla bakin buraya bir siirimin altina siirimi degilde yorumumu yorumlamaya gelmissiniz.
yani ancak bu kadar olabilirmis.
ama sacma bir sey haberiniz olsun.
buraya yorumumu yorumlamak icin gelen tüm insanlarin sacmaligi gibi
.......f.s.m
şiir mükemmel olmasada okutur tebrikler
Dolu dolu yürekten kutlarım
saygılarımla
cidden ne alaka
diyecektim ama bunu anlayabilecegini sanmiyorum. bence biraz büyü yas olarak degil beyin olarak tabii.
Aşağıdaki yorumu okumasaydım sizi siliyor engelliyordum. Bizler Gök Girsin Kızıl Çksın diyenlerin torunlarıyız... Kaf Dağlarının yılmak bilmez mücahidleri... Şeyh Şamil'in 7. nesil öz torunuyum. Çeçenistan yanarken ne yapıyor benim Kürşadlarım, Buminlerim, Tiginlerim????????
Size Aşık Sefai'nin bir şiiriyle cevap veriyorum. Anna demişsiniz, biz bilmeyiz Annayı...
Ayşem
Kimi annaya ,bellaya ,kimi mariyaya kimide kızıl saçlı nataşaya yazdı oysa ben bir Türk yiğidiyim Türk' e
sevdalı olduğum için Ayşem sana yazıyorum...
Ben seni kongoda ölen sevgilisini İstanbul'da arayan teksaslı bir dişi gibi değil,aşk eşittir burjuva güzellerini diskoteklerde arayan zübbeler gibi değil,hele kafalarındaki kirli duyguları nataşa adlı rus kızında sembolleştiririp kızıl ruble arayanlar gibi aramıyorum Ayşem...
Ben seni; belki bir ana ceylanın vurulmuş yavrusuna su aradığı gibi... Belki bir Anadolu delikanlısının kaçırmak için güzel Zeynep'ini gecenin alaca karanlığında aradığı gibi arıyorum Ayşem...
Ama muhakkak bütün iyilikleri bütün güzellikleri bütün özlemleri sende bulacağımı bilerek engin denizin kudurmuş dalgaları gibi önümdeki tüm engelleri aşarak yüce ALLAH'IN izniyle seni arıyorum Ayşem...
Seni kaybettiğim dünyalarda bulmak istiyorum. O dünya; HZ.FATİH' in kılıcının altın kapması Estergon dönüşünün gönülleri yakması veyahut Tuna'nın bir Itri bestesinde musiki gibi çağlayıp akması olabilir geçtiğim
yıllardaki parlak aynalar geleceğimi aydınlatır benim bir elim geleceğin MİLLİYETÇİ TÜRKİYE sinde ise YAVUZ 'un beyaz atının yelesindedir öbür elim...
Seni kaybettiğim ve şimdi aramaya çıktığım dünyalarda Ayşem; ne meyhane tezgahları ardında mum gibi
yanıp sönen kızlarımın gözlerinin karası, ne yoksulluktan ve fakirlikten ölen yiğitlerimin verdiği yürek yarası, nede başı kabak; yalın ayak dolaşan insanımın ciğerlerini hilton gecelerin de içkilerine meze yapıp yiyen kahpelerin ağız kavgası var...
Seni kaybettiğim ve şimdi aramaya çıktığım dünyalarda; bir KURAN,bir KILIÇ ve bir BOZKURT üçünün ördüğü koca bir dünya koskoca bir tarih var Ayşem...
Tut ki seni karanlığın ta ötesinde bir yere hapsetsinler ömründe güneşi hiç görmeyeceksin; ama ben o güneşi yanıma aldım seni kurtarmaya geliyorum Ayşem...
Ne sezar, ne hitler, ne posbıyıklı stalin, nede faresuratlı mao; çözemez, çözemez, çözemez senin derdini Ayşem...
Senin derdini; batılılık delisi sömürge aydınları robert koleji mezunu özgürlük budalaları ve kafalarını çirkin kapitalistlere satmış deve kuşlarıda çözemez...
Senin derdini Ayşem; senin gibi konuşan, senin gibi düşünen, senin gibi yaşayan, velhasıl kelam bizler ÜLKÜCÜLER çözeriz senin derdini...
Anamın anlattığına göre Koca Türk Dünyası'nın küçük bir köyünde doğmuşum senin için doktor yada ilaç
ekmek yada su ne ise benim için MİLLİ DEVLET, KIZIL ELMA ÜLKÜSÜ odur...
Sen benim için; Kırım' lı Bike, Azerbaycan' lı Aybala, Yerköy' lü Fadime hepiniz bizim için birsiniz. Çünkü
bizim kanunumuzda akvaryumlu meyhanelerde sevgilinin kömür karası gözlerine şiir yazmak yok biz çoktan erittik ÜLKÜ denen nazlı gelinin duvağında sülün gibi kızların göz bebeğini Ayşem...
Bizim kanunumuzda geri bıraktırılmış insanımızı, esir milyonlarca soydaşımızı tutsaklıktan kurtarmak için,bu geri kalmışlığa son vermek için birlikte mücadele etmek var...
Bu; ne benim sana ağlayarak, nede dizlerine kapanarak bir yalvarışımdır...
Bu; parmakları çelikten, yürekleri Estergon demirinden, yüz binlerce, milyonlarca MÜSLÜMAN TÜRK ÜLKÜCÜSÜ 'NÜN sana durdurulmaz emridir...
Kendine dön, kendine dön Ayşem...
Aşık Sefai
ŞİİRİNİZ ÇOK GÜZEL OLMUŞ EYVALLAH ALDIK OKUDUK KABUL ETTİK
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta