Piskopat Bakışlım Şiiri - İsmail Çelebi ...

İsmail Çelebi Kayaş
75

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Piskopat Bakışlım

Bilmiyorum bu gün yokluğunun kaçıncı gecesi
Ve kaçıncı saatindeyim terk edilmişliğin
Alıştım sanırım yokluğuna
Yada alışmaya çalıştım
Eskisi kadar dokunmuyor beklemek
Ve eskisi kadar konuşmuyorum kimseyle
Ara sıra çay almaya çıkıyorum kantine
Birde yemek saatlerinde yemekhaneye
Günün çoğunu odamda geçiriyorum
Kendini kapatma dedin ya
Sanırım inat edercesine...
Ya müzik dinliyorum
Yada bir şeyler karalıyorum
Hasretinin üstüne
Şimdi sana bir defter doldurmaya başladım
Her gece yazıyorum hasretini
Kara gözlerini, umutsuzluklarımı
Kırılan dallarımı
Maximum mutsuzluklarımı
Belkide sen artık unuttuğumu sanıyorsun seni
Belki bende unuttum sanıyorum
Peki neden hala sana şiirler yazıyorum.?
Demin telefonunu çaldırdım
Kapatmışsın...
Unutmuşum saatin epey geç olduğunu
Diğer insanlara göre biraz ters yaşamaya başladım
Sen dahil herkes uykudayken
Ben ünüformasız gece bekçisi
Hani yarım bir şiirim vardı ya.?
''Hey garson biraz yalnızlık getir bana'' diye başlayan.?
Hala bitiremedim onu
Sen kim bilir kaçıncı rüyandasın şimdi
Ve bilirim kimin süslediğini hayallerini
Olsun be PisKoPaT BakI$LIm
Seni sensiz yaşamakta güzel şey
Hem ne yapacaksın benimle olupta
Kavgalar, küfürler, korkular...
En azından şimdi mutlusun
Ben mutsuz olsamda olur
Bu gün bir arkadaşım İstanbul'a gitti
Memleketine...
Bayram sevinci yaşayan çocuklar gibiydi
Nasıl istedim bende onunla gitmeyi
Anlatamam..
Anlatsamda sen anlamazsın zaten
Sen hiç sana gitmedin ki.
İstanbul'a seLam söyLe demekle yetindim
Kaşlarımı çatarak
Gençliğimi, hayallerimi, terk edilmişliğimi
Yarım kalmışlığımı İstanbul'un kokuşmuş
Sularına gömdüğümü anlatamazdım ya
İçim kan ağlayarak...
Sana gelişleri özledim be PisKoPaT BakI$LIm
Gözlerin kadar hiç bir şeye hasret değilim
Belki sen unuttun bile varlığımı
Senin kokun hala burnumda sevgilim
Şimdi yanında olsam
Bir şeyler anlatıyor olurdun eminim
Ve ben utancımdan başımı yere eğmişim
Sonra gelir kucağıma otururdun
Gözlerini gözlerime gömerdin
Gül kurusu dudaklarını uzatır uzatır
Ve geri kaçırırdın
Sonrası malum...
Ah be PisKoPaT BakI$LIm inan nasıl özledim
Sana sarılmayı, karşılıklı çay içmeyi...
Belki biraz sevişmeyi
Bir resmimi çekmiştin mutfakta
Üstüm çıplaktı ve yemek yiyordum
Yoksa onuda mı kaldırdın eskimişler arasına.?
Geçen sene tam bu zamanlar
Yeni yeni alışmaya başlamıştım sana
Dilediğim zaman aşkım yazıp
Utanmadan dudak istiyordum sonrada
Ya şimdi.?
Şiirler yazıyorum yokluğunun üstüne
Alayı üzerime geliyor
Geceler benden hesap soruyor
Yıldızlar göz kırpmaz olmuş
Azrail bile bıkmış kapımı çalmaktan
Artık oda uğramaz olmuş
Ah be PisKoPaT BakI$LIm
Ne vardı hasretlerimi dindirseydin
Yaralarımı sarsaydın
Öpüp koklasaydın, sımsıkı sarılsaydın
Şımarık kahkahalar atsaydın
Vursaydın, kırsaydın, parçalasaydın
Dağıtsaydın...
Ama yanımda olsaydın
Belki bir gün gene çalarsın kapımı
Onun için yazıyorum tüm bu yazıları
Hep seni düşündüğümü
Unutmadığımı anlaman için
Dönersen geri
Ve çağırırsan gene beni
O zaman vereceğim bu defteri sana
Eğer dönmezsen
Kapına bırakacağım
Ziline bastıktan sonra çocuklar gibi kaçacağım
Telefonumu kapatıp
Bir yabancı gibi uzaklaşacağım...

İsmail Çelebi Kayaş
Kayıt Tarihi : 11.1.2003 18:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İsmail Çelebi Kayaş