Ciğerim sızlıyor dostlar,
Gülüm vuruldu…….
Yıkıntılar arasından çıkarttım onu,
Tek yaprağı kurşun yemiş…….
Bir helallik istedi,
Verdim gitti……
Bir yaprak dökümüyle başladı her şey
Ki
Soğuk bir sonbahar sabahı
Düştüm dalından……..
Savruldum,
Sormadan kendime bile
GİTMEK ZORUNDAYIM…
Hava henüz aydınlanmadı,
Ve ben gitmek zorundayım..
Yokluğunun ecel düşlerini de götürüyorum…
Peşimde gelir mi Azraillerim bilmiyorum! ! !
Minik bir kıvılcımdı sadece
Küçük bir kızın
Salıncak zincirlerinde kalmıştı
Hayata sıkıca sarılıp
Kopmayan yaşam belirtileri…
Direnmekti belki
Tırnaklarınla toprakları yırtıp,
Yalnızlığımı birde siz yüzüme vurmayın,
Korkutmayın beni
Ey geceler…
Korkuyor,
Korkuyorum…
Söylemesi zor! ! !
Vuruldu deniz,
Vuruldu gökyüzü,
Suskun bulutlardan yaşlar döküldü………
Dağlar saklamadı hiç
Kaynaklardan gelen hıçkırık seslerini….
Dağlar saklamadı hiç,
Ben,
Ben değilim aslında,
Senin bildiğin gibi…
Ne kızıl saçlarım var artık,
Nede mavi gözlerim…
Yumruklarımı sıkıyorum
Mavilikleri battı gözlerinin
Yüreğimin derinliğindeki kimsesiz yalnızlığıma…
Sonra kaybolduğumu sandım,
Zavallı hırçın bir rüzgarda…
Ha dokundum,
Ha dokunacağım derken ellerine
Merak etmemiz gereken,
Ama merak edemediklerimiz için
Meraktayım…..
Sessiz bir gidiş için,
Sessiz bir kayboluş,
Ve sessiz bir gül kokusu için,
İstanbul’un sessiz gemileri vardı,
Yüzer geçerdi yüreğimin en kuytu köşelerinden…
İstanbul’un sessiz geceleri vardı,
Kaybolurdu benliğim kimsesiz ve sevgisiz sevinçlerimden…
Yaşanmışlığım vardı,
Yaşamaktan korkup sokaklarında sakladığım…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!