Tahtaları çürümüş bir köprüde bıraktın terkedilişim yansıyor deli nehre.
Dibi kahır,dibi berbat bir zehir gidişlerde.
Koptu kopacak hayallerim,düştü düşecek yürek çığlıklarımla kalmışlığım var bu sessizlikte.
Bir kapı açılır ufukta gitsem gidemem en derinlere
Korkum yoktur bilirsin,yine de dalamam bilinmez kuytu yerlere.
Hıçkıracak olur boğazım kilitli kalan dilimde,
Korkuyorum kalemimden bu gece.
Demini almış eski satırlar kokuyor buram buram,sızlatıyor içimi
Ellerim beynimden aykırı harekette,döküyor dizeleri
Yüreğim parmaklıklar ardından küt küt atıyor,bırakın beni.
Korkuyorum gözlerimden bu gece.
Bir berduşum dolanırım dar yollarında ‘Tophane’nin
Ve bir aşığım seyri sefasıyım ‘Mudanya sahili’nin
Bir belayım çıktım mı dağların en ‘Ulu’suna
Divane gibi ağlar, feryadımı anlatırım koca ‘Bursa’ya
Suyum en deli akanından ‘Kaplıkaya’da
Bulmak istediğim yerdesin..
Bir iç çekişte..
Ah edişte..
Yürek çığlıkları iç çekişlere neden oluyor..
Vuslat.. düşündürdükçe ah ettiriyor..
Ahh aşk.. tuttumu bırakmıyor..
Bilirmisin denizler neden bu kadar derin
Bu sahildeki kuru kalabalık neden
Nasılda umursuz duruyor insanlar
Oysa bağırıyorum ben neden kimse koşmuyor
Gözlerindeki büyülü bakış geliyor aklıma
‘’Dünya küçük alem, insan büyük alem’’
Belki günler, belkide aylar süren bir tefekkürdü bu cümle benim için.
İnsan yaşadıklarını kendine daha iyi mal ediyor ve yaşadıkça karşı dünyaya daha güzel anlatabiliyor.
Hamuş olmuş bir varlığım. Dil olmadan önce kulak olmam gerektiğine inandım ve yaşadıklarımı yazmayı tercih ettim.Yazdıkça kendimi buluyorum, yazdıkça kendimden geçiyorum.
Bir varlık ve yokluk savaşı içerisindeyim. Ne var’ım... Ne de yok...
Bu varlık yokluk savaşı böylece devam eder biz s’özümüze dönelim.
Ilık bir yaz akşamındayım ince narenin..
Rüzgarın şarkılarını fısıldadığı,
Gönlüme ferahlık savuran bir akşam sefası..
Eskiler aklıma gelir, konar anka misali usulca..
Ne sıcak bir çay tat verir,
Nede arkadaşım gazeteler konuşur benimle bu akşam..
Farklı bir pencereden bakar oldum hayata
Sıcacık sobamın yanında… Yudumlarken çayımı
Beyaz serilişini izliyorum Bursa’nın…
Bir ayrı güzel oluyor bembeyazken yolları
Her karesi seni anımsatıyor
Ya da ben baktığım her yerde seni görmek istiyorum…
Adın dilimde nazlı bir bahçe..
Narin narin esen rüzgarlardan esinlenmiş,
Kıpkırmızı güllerden derme koca bir buket bahçesi..
Gözlerine kenetlenmiş gözlerimin köprüsü.
Baktıkça dahada çok kendimi gösteren..
Daldıkça gözbebeklerine, başımı döndüren bir büyü..
Bu yağmur ilk defa umutlandırır beni,
Yağarken yağmur buğulu penceremden süzülürken suları
Ben yine elimi yanağıma koyup iç geçiririm başucunda.
Onlar süzülürken ben derin hülyalara dalarım içten içe..
Sular süzülür penceremden ve benim kalbimden;
Hep olmasını istediklerime,hep yanımda istediklerime akan yaşlar..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!