Sıcak bir ateş olurum ürkek yüreğine
Sonra bir kor olurum düşer kalırım bedeninde
Düştüğüm yerde kalır yürek izim
Her mısramda seni heceler,seni yinelerim
Yudum yudum,dirhem dirhem yaşatırımda aşkı
Yine seni sevdiğimi söylemekten çekinirim...
Tutkuyla gel bana geleceksen,
Dünüm kaybolsun kuytu karanlıklarda,
Yarınlarım senin olsun,dolsun avuçlarında,,
Gözyaşıyla gel.. O da mutluluktan olsun.
Yediverenler açsın güldüğün her yerde.
Korkularım vardı benim.
Sana dair,bitmek bilmeyen endişelerim..
Sonu bir gün gelecek diye düşünürken bulduğum kaygılarım vardı,
Tek elle hayata tutunamaz sandığım hayaller,
Oysa iki eli birleştirirsem bulacağım huzurlu hayatlar vardı.
Senden başkasına atmaz dediğim yürek,
Kaybettiğin değerleri kazanmak ne kadar zorsa
O kadar zordur bir yârin elini tutmak
Gözlerine bakarken eskiyi anımsamak
Zordur o sevdaya tekrardan tutulmak
Yüreğinin kuytu köşelerinde hala sevildiğini hatırlamak
Cinlerimin tepeme çıktığı bir anda
Kalem kâğıdı alıyorum elime
O sinirle lanet şeyler yazmak geliyor içimden
Bir anlık sen geliyorsun aklıma
Nasıl bir duygudur ki gitmiyor elim lanet sözcüklere
Sen nasıl bir varlıksın ki
Sen gitmişsin..
Cılız kalmış sonbahar..
Yapraklarını gömmüş toprağına bu dallar.
Çıplak kalmış bu şehir.
Sen gitmişsin, ardından nehirler ağlar..
Bugün ağır geçiyor yokluğun..
Her bir zerresini zor atlatıyorum nöbetlerinin,
Fikrimde olduğun yetmezmiş gibi zikrime gelişlerin,
Her baktığım pencere buğusunda senin gülüşlerin...
Bugün ağır geçiyor yokluğun..
Ey seni bir yanıma dolun'ay, bir yanıma gün'eş düşüren yarim..
Sarhoşluğumdan beni mazur eyleme..
Gör halimi feryad figan olur her dem..
Beni aşkınla öyle bizar eyleme..
O tahtı serebilmek imiş yollarına her iki cihan.
Güzeli güzel yapan nedir şu dünyada?
Güzeli güzel yapan edebidir bakıldığında..
Görür kimi kalbiyle, kimi gözüyle
Gafil olan anlamaz baksada dikkatiyle.
Ey Can! Geldikmi dünyada üç-beş nöbetine,
Önümde koca bir şehir ve ben. Yalnızım… Kalemim, kâğıdım ve ben varız hee birde hüzün pencerem… Ne zaman hüzünlensem penceremden bakarım Bursa’nın renkli ve ışıklı yollarına… O yüzden ‘’hüzün penceresi’’ koydum adını…
Sıcak ama sonbaharı andıran bir hava var dışarıda. Oysaki Haziran ayını yaşıyoruz. Dökülüyor sanki yapraklar, kırılmış sanki dallar. Sanki kahverengi bir gökyüzüne bakıyorum penceremden… Sanki sararmış yapraklar, çekilmiş denizler, martılar uçmuş, kedilerim bile terk etmiş beni, çiçeklerim boynunu bükmüş, güllerim tek tek solmuş. Neden bu? Haziran ayında sonbahar yaşarmı insan?
Sabah uyanıyorum tek başıma yaptığım kahvaltıdan bir haz alamıyorum..akşam yemeğini yapıyorum sanki her birinin tadı tuzu kaçmış,hiçbir şeye benzemiyor yemekler,hiçbir şeyden tat alamıyorum.boş ver diyorum en iyisi gidip alışveriş yapmak belki kafa dağıtırım ama kıyafetlerde bana küsmüş sanki bir türlü beğendiğim elbiselerin bedenini bulamıyorum.eve dönmeye karar veriyorum.hüzünlü bir şekilde yolda yürüyorum tanıdık o kadar çok kişi rastlıyorum ki hiç biri beni görmüyor arkalarından sesleniyorum dönüp bakmıyorlar bile yollar insanlar bile küsmüş…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!