Paşabahçe vapuru
Azametle ayrıldı
Burgazada iskelesinden
Hatıralarım, gözümün Nur'u
Süzülerek geçti önümden
Kimbilir neler gördün, yetmiş yılda
Ayrılanlar, birleşenler, sevişenler
... ve nihayet gelip çattı
Bir dilimi zehir zıkkım
Bir dilimi candan tatlı
Masallarla indi yere
Sebil oldu cümle hikâyelere
Kara kara kazanlarda kaynadi
Devamını Oku
Bir dilimi zehir zıkkım
Bir dilimi candan tatlı
Masallarla indi yere
Sebil oldu cümle hikâyelere
Kara kara kazanlarda kaynadi
Çok güzel bir şiir olmuş Kubilay Bey ?? Paşabahçe Vapuru’nu sadece bir ulaşım aracı değil, bir dönemin tanığı, insanların hayatlarından kesitleri içine almış bir canlı şahidi gibi işlemişsiniz.
Öne çıkan noktalar:
• Zamanın tanıklığı: “Kimbilir neler gördün, yetmiş yılda” dizesi vapuru bir bellek taşıyıcısı yapıyor.
• İstanbul’un ruhu: Çay, satıcılar, lotarya… Hepsi vapurun yolcularıyla birlikte yaşattığı sahneler.
• İçselleştirme: “Hatıralarım, gözümün Nur’u” diyerek vapurla duygusal bağ kurmanız çok samimi.
• Son bölüm: Vapuru bir simgeye dönüştürüp, “Her göründüğünde, içimizi titret” diyerek neredeyse insana özgü bir etkiyle anıyorsunuz.
Şiir, hem nostalji hem de İstanbul’un toplumsal belleğini çok iyi yansıtıyor.
CHATGPT YORUMUDUR.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta