Bir lambanın titrek ışığında doğardı şiirlerim
Radyo tiyatrosuydu her perşembe heyecanla beklediğim
Otomatik değildi o zaman makinalar
Bir parmak ucu yorgunluğu değildi
Yıkanan çamaşırlar.
Asyayı avrupaya bağlıyan vapurlardı
yoktu boğazımızın bu inci gerdanlığı
Bu yağmur... bu yağmur... bu kıldan ince
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik
Devamını Oku
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik



