Tayyibe Atay Şiirleri - Şair Tayyibe Atay

26 Ocak 1951 yılında, Bolu'ya bağlı Kandamış köyünde,beş çocuklu bir ailenin ortanca kızı olarak dünyaya geldim.İlkokulu aynı köyde okuduktan sonra,İlköğretmen Okulunu yatılı olarak okudum.1968 yılında eğitim ordusuna katılarak, 28 yıl süren öğretmenlik hayatıma 1996 yılında son verdim..Halen, Bolu'ya bağlı Mudurnu ilçesinde oturmaktayım; evli ve ikisi kız, üç çocuk annesiyim.
Şiir yazmaya öğretmen okulu yıllarında başladım.Zaman zaman ara versem de hâlen devam ediyorum.Yazdıklarımın şiir olup olmadığının kararını okurlara ve zamana bıraka ...

Tayyibe Atay

ne mi düşünüyorum; sana nee!..niye, durup durup soruyorsun bu soruyu bana!..anlaşılan, ağzımdaki baklayı öğrenmek istiyorsun de mi!..yemezler efendim, yemezler!..ağzımdaki baklayı, asla söylemem sana!.denize düşen yıldız gibi çırpın dur valla!..istersen kıyıya çıkıp, seril kumlara; aslaaa!..istersen tutup bir şiir oku Veli’den; inadım inat, söylemeyeceğim işte!.bir tekerleme vardı, çocukluğumuza dair, onu hatırladım şimdi.

inadım inat
kıçım iki kanat!..

derdik; inatlığımız tuttuğunda...şimdi büyüdük ya; ne büyümek ama!..ne inatlığımız kaldı, ne de kıçımızın iki kanatlığı, valla!..kıçımızın kanatlarını vurulan kuşlara bağışladık; bok hallerimizden biridir bu!..inatlı ruhlarımızı da bizi kemiren eşeklere!..bu da, yediğimiz bokların ikincisi!..

Devamını Oku
Tayyibe Atay

Ah ah ah!..

dedim de,bu ah çekmelere ne zaman alıştım,bir türlü anlayamadım...anlamadığımdan vazgeçtim,anladığım kadarını bile kimseye anlatamadım...ne dilsiz,ne cümlesiz,ne sözlüksüz bir kadınım ben beh!..

ah çekmek,tesbih çekmeye hiç benzemiyor bence...ah çekince âmin demiyorsun en azından! !..yani,ah çekerken acı duyuyorsun,ötekinde "otuz üç" deyip,tesbihi rafa kaldırıyorsun,hepsi bu!.ben, otuz üçe kadar sayı saymasını öğrenmiş biri olarak,asla tesbih çekmiyorum...bunun yerine sayısız sayıda "ah" çekiyorum...ah çektikçe,ya bir yıldız kayıyor gökyüzünden,ya da bir hayat sona eriyor dünyadan!..

Devamını Oku
Tayyibe Atay

on tane tahtam vardı. nedendir bilinmez, tutup sekiz tanesini, altımı oyan komşuya hediye ettim!..al bunları dedim, ne yaparsan yap!..altımı oyduğu falan umurumda değil!..çünkü onu, her namaz vakti camiye giderken görüyorum!..sağdan soldan duyduğuma göre Tanrı ile arkadaşlığı, cennete gidip hurileri görmüşlüğü varmış, bu komşumun!..e!... on tahtamın sekizini ona vermeyip de, kime vereceğim!..veririm, hem de geri ödemesiz!..

şimdi diyeceksiniz ki, bu komşu ne yapacakmış, senin verdiğin tahtalarla!..söyleyeyim:

şey dedi, başka tarafa gitmesinler diye sivrisineklerime yuva yapacağım!..

Devamını Oku
Tayyibe Atay

adımı sorana adımı söylediğimde, önce yüzünü şöyle bir ekşitiyor!..alt dudağı ile üst dudağını yukarı doğru ittirip, avurtlarını aşağı sarkıtıyor!.o güzelim insan yüzü bir tuhaf oluyor!.anlıyorum ki adımı beğenmemiş!.hani beni beğenmemiş desem; hiç mümkünü yok!.beğenilmeyecek kadın mıyım ben beh!..ne şişmanım, ne zayıf!..bir Banu Alkan değilim ama yaşıma göre hiç de fena sayılmam!.boyum ile kilom birbirine eşit bir vatandaşım işte!..

vatandaşım dedim de; bazen vatandaş mıyım acaba diye düşünüyorum!.hele şu adımı öğrenenlerin yüzünü ekşitmesi yok mu; en çok o anlarda soruyorum bu soruyu kendime!..demek ki diyorum, beni bu ülkenin insanı olarak kabul etmiyor bunlar!..aslında onların yüzünü ekşitmesi beni beğenmiyor ya da vatandaş olarak kabul etmediklerinden dolayı değil; başka bir sebepten dolayı bence!.bu sebebin ne olduğunu ben de biliyorum, siz de!.yoksa “adını değiştir hemen” derler miydi!.:))

demezlerdi de mi!.

Devamını Oku
Tayyibe Atay

bir kibrit kutusu buldum
içerden yanmalı motoru var!.
kutunun üstünü oydum
içine fakirliğimi koydum
dört imame
oldu dört tekerlek

Devamını Oku
Tayyibe Atay

ne demişti birisi; “2023’üte bir Türk Ay’a ayak basacak!”

ben demedim, duydum sadece😀 ben diyenin yalancısıyım!.diyenin yalancısı olmak kadar gerçek bir şey yoktur diye düşünüyorum açıkçası...hazır düşünme yetim varken, düşünmeye devam ediyorum...düşünmeye devam etmek ise, birçok problemi çözmeye yardım eder...mesela iki kere ikinin dört ettiğini bilen bilir, bilmeyen parmaklarını saymaya kalkar!..parmaklarını saymak için açar ellerini, başlar bir, iki, üç, dört, beş....derken bakışları, ellerinin çizgisine takılır!..bu kez, parmak saymayı bırakıp, el içindeki çizgileri saymaya başlar!..çoktan unutmuştur, iki kere ikinin kaç parmak olduğunu!..

özetle, gel-git akıllı bir toplumun bireyi olmak böyle bir şeydir işte!..ve ben, bu toplumun gel-git akıllı bireyi olarak, hiç hesaplayamadım iki kere ikinin dört ettiğini!..her seferinde ya beş oluyor, ya da kalıyor üçte!..madem diyorum, bu kadar akılsız birisin, tut başka şeyler hesapla!.mesela, günün konusu olan O bir kişinin kim olacağının sırrını çöz!..çözdün mü dediğinizi duyar gibi oluyorum, he valla!..çözdüm çözdüm!..

Devamını Oku
Tayyibe Atay

bir babakonda
dalgalı denizler gibi
dalgalana dalgalana
geldi yanıma!.

açtı ağzını

Devamını Oku
Tayyibe Atay

Balık!.

balık sözcüğü, muzır sözcükler listesinde ilk sıralarda yer alır. ünlü şair Orhan Veli bile rakı şişesine girip balık olmak istemiştir. istemek başka bir şey, istediğini gerçekleştirmek başka bir şeydir!.ne demek istiyorum şimdi derseniz, Orhan Veli şişenin ağzından içeri girip, rakıya karışamamıştır bence!.ancak parmağını şişenin ağzına sokup çıkarmıştır o kadar!.😀

şimdi, Orhan Veli’nin rakı şişesini bırakıp, gelelim “sazan olma sazanına”!.tatlı suların salak balığı!.salak dedim, evet salak!.çünkü; kocaman denizleri unutmuş, kendisini göle hapsetmiştir!.livarlarda, göllerde sürdürür hayatını; tuzlu sularda ölür!.

Devamını Oku
Tayyibe Atay

ne mi düşünüyorum!.bu nasıl bir sorudur bea!.kendimi düşünmüyorum en azından!.kime ne benim ne düşündüğüm, allallahhh!.

benim düşündüklerim, dışımdadır!.mesela arada bir olsa da çocukluk aşkımı düşünürüm!.hani okul sıralarında silgi üleştiğim, kalemini arakladığım, sırtına vurup kaçtığım, bazen de elini elime aldığım sümüklü ve tembel çocuğu!.onu hiç görmedim, diploma aldığım yıllardan beri!..lakin, bizim aşkımız dillere düşmüş olacak ki; birileri gelip kulağıma fısıldıyor, onunla ilgili haberleri!.çok çalışkanmış artık; sümükleri de akmıyormuş!.evi, köyü, karısı, çok sayıda çocuğu varmış!.hatta yazlık bile edinmiş deniz kıyısında!.demek ki; bayağı kayığa binmiş, yüzmüş, su sörfü yapmış!.aferin ona diyeceğim de, diyemiyorum!.çünkü; bunca varlığın içinde beni unutmuş olabileceği ihtimalinden dolayı, bayağı içerliyorum doğrusu!.insan bir kere olsun yazlığına çağırmaz mı çocukluk aşkını beh; yok!..dalmış kendi keyfine,umurunda değil hiç kimse!.sanırsın ki saray müdavimi! der demez, saraylarda yaşayanlar nasıl yaşar acaba dedim sonra!.bunu öğrenmek için bir saraylıya sorular sorsam, yanıt verir mi; vermez de mi!.kibri dağları aşar çünkü!.yanına bile yaklaşamazsın ki!.hatta kapısını bile tıklatamazsın saraylıların!..uzaktan uzaktan geçer, uzaktan uzaktan bakarsın!.onlar oradadır, sen burada!.lakin hem seni, hem saraylıyı sıyırıp geçen bir şey vardır; ömür!..yaşanır ve biter!.

işte o biten ömrün içini dolduran çocukların bayramı vardı dün!.23 Nisan Çocuk ve Egemenlik Bayramı!.ülkemin kurucusu Büyük Atatürküm’ün çocuklara armağan ettiği bayram!.dünyada eşi benzeri olmayan ama tüm dünya çocuklarının hakkı olan tek bayram!.umarım, her ülkede kutlanan gün olur 23 Nisan!..

Devamını Oku
Tayyibe Atay

Tanrı yada değil
ne çok adı var dediğimde
annem
biber sürdü dilime...

açtım yanan ağzımı

Devamını Oku