Beyaz Gibi Görünür, Ama En Kara Lekedir: Pamuk
Beyaz derler adına.
Temizliğin, saflığın, masumiyetin simgesi gibi…
Ama ben o beyazlığın altındaki karanlığı gördüm.
Ne kadar gözyaşı sızmışsa toprağa,
hepsi çocuk…
hepsi unutulmuş,
hepsi susturulmuş.
Bir zil çalmaz bazı coğrafyalarda sonbaharda.
Okul defterleri değil,
pamuk çuvalları taşınır omuzlarda.
Tebeşir tutması gereken eller,
nasırla dolar.
Bir sabah değil bu,
bir ceza gibi başlar gün.
Güneş doğmaz,
göz kırpmaz,
rüya göstermez.
Sadece kavurur.
Sadece iz bırakır.
Ve çocuklar,
büyümekten çok, eksilir.
Sekiz saat.
Ayakta.
Eğilmiş.
Kimi zaman çıplak ayakla,
kimi zaman aç karna,
ama hep susarak.
Çünkü itiraz edene öğretilmiştir:
Susmak, hayatta kalmaktır.
Ama o hayat kime ait bilinmez.
Bir gömlek giyilir bir başkentte,
üzerinde o pamuk,
ama içindeki çocuğun adı yoktur.
Ne etikette yazılır,
ne raporda.
Sadece bir fiyat,
sadece bir indirim…
Ama indirilen aslında bir hayaldir.
Ve biz sorarız:
Bu beyaz neyi örter?
Kimin uykusudur buruşan?
Hangi çocuğun masumiyeti,
hangi dolabın gölgesinde asılı kalır?
Cevap verilmez.
Çünkü bu sistemi besleyenler
azınlıkta çokturlar.
Ama susturanlar, kalabalıkta kayıptırlar.
Oysa
durmak mümkündür.
Bakmak.
Görmek.
Sorgulamak.
Ve en çok da
utanmak.
Çünkü bu yalnızca bir ticaret değildir.
Bu, bir çocuğun
gökyüzüyle olan bağının
sökülüp alınmasıdır.
Ve bir gün,
belki bir sabah,
bir çocuk hayaline uyanır:
Toprak değil, kitap tutan ellerle…
Çünkü artık dünya susmamıştır.
Kayıt Tarihi : 1.8.2025 17:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!