Ben ki...
Gitmekteyim bu düş yolundan uzağa
Vaktim, sınırlı âmâlıklarımın ip merdivenlerinde son basamak
Hep dar hep geçitsiz aralıklarda durakladım
Yıldızdım köy kokan değirmenlerde
Sisli denizler ortasında…
Sessizliği kümeleyen bulutlarına inat gökyüzünün…
Sular üzerindeki çırpınışının seyrinde gece… Güneşinin…
Kim aydınlık bir ismi anar ki bu vakitte
Martılar bile sustu….
Belki paralel bir düşlemede…
Düşlere götür beni...
Son durağı olmayan;
bir eski zamana götür...
Sırf, 'Adı kurtulsun' diye şairin;
'tozlu mısralarından'...
Haydi!
Hiç Bilemedik…
Hangi sınırlar arasında kızıla çalar; rengi zamanın…
Ve sınırlar ötesi… Hep beyaz mıdır?
Kan ve kurşundan yağmurlar yağıyorken, vatanına bir canın…
O uzak hayaller kurar mıdır?
“-Mavi olsundu gökyüzüm” der midir:
Sorduk…
Herkes biliyor sebebini;
“Yer çekimi var ya… ondan”
Düşüyoruz birer birer toprağa…
Demişler ki: “- Bir gülüştür yalnız hayat…”
Sen...
Sevgisiyle yüreğime dokunan...
Tüm hesapsız düşlerimden geriye,
tek beyaz kalan...
İşte...
yine geliyor gece;
Gül! ...Yine ayrılık olsun; ömrümce baki olan...
Gül de yalnızlık olsun; hep “bana” tâbi kalan...
Bir bebek saflığıyla gül ki; arınsın zaman
Hayatın kattığıyla gül ki; yol alsın “duran”…
Bir bayram günü gibi; sorgusuz sualsiz gül
Sen…
Kıyılarına vurduğum saatlerde yalnızlığımın;
Bir bulut oluyorsun…
Kimsesiz sokaklar boyunca dolaşıyorsun önce
Gölge gölge …
Sonra “Bir sevgili rüzgar, okşar belki saçlarımı” umuduyla açık;
Ellerini tuttuğum an
düşlerim oldu gülüşlerin
ben artık ne kimselerle
ne de kimsesiz olamam
Bir can gerekir yanımda
Kim bilir nerede akıyor zaman
günleri geçmeyen, durgun yerdeyim.
Dağları saklıdır yolları yaban
adresi bilinmez, meçhul yerdeyim.
Bilinmez değişen nedir sonradan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!