Bir kadın vardı… bir zamanlar,
Dünyayı avuçlarında tutmak isteyen,
Zamanı okşar gibi yaşayan,
Ruhunu savunmasız bırakan…
Gözleriyle gün ışığını arardı.
Henüz bilmiyordu karanlığın dilini.
Ama yollar dolambaçlıydı —
Yeniden başlamalar kaçınılmaz.
Kayboldu…
Düştü, defalarca.
Kalbinde ince çizikler açıldı her seferinde.
Hayat, ona görünmez yaralar armağan etti —
Ve o,
Gözyaşıyla yıkadı,
Sabırla kabullendi.
Batışlar,
İnsana en çok kendini öğretirmiş.
O da öğrendi.
Her batışta bir parça daha…
Gözlerinde büyüyen gece,
Onu korkutmaktan çok,
Besledi.
Çünkü düşmek —
Derinlerde bir şey bulmaktır.
Kendi gölgene sarılmayı öğrenmek,
Kendi sesinde yankılanan boşluğu sevmek,
Ve en karanlık gecede bile
Kendine ışık olmaktır.
Kadın büyüdü — bu defa içinden.
İnsan yüzlerinin maskelerini gördü.
Kırılganlığının kıyısında yürürken,
Hiç kimse fark etmeden güçlendi.
Bazen dünya onu unutmak isterdi.
Ama o kendini unutmadı.
Yüzü toprağa değdiğinde bile,
İçinde filizlenen inançla
Yeniden doğruldu.
Çünkü yaşam —
Sadece nefes almak değil;
Küllerinden yeniden doğmayı öğrenmektir.
Bir zamanlar hayal ettiği o kız,
Artık gözlerinde olgun bir kadın…
Ve her iz,
Bir bilgelik halkasıdır onun ruhunda.
Şimdi rüzgarla değil,
Sessizliğiyle dans ediyor.
Çünkü bazen
En derin devrimler sessizlikte olur.
Hayatın ona sunduğu her acı,
Onu yalnızca daha gerçek kıldı.
O kadın artık bir fırtına —
Ama içindeki deniz, dingin.
O kadın, kendi kalbiyle konuşan biri…
Ve her batış,
Bir çıkışın anahtarıydı onun için.
Böyle derin bir yolculukta,
Sadece kendi adını taşıyan
Bir destan yazdı:
Özlem.
Kayıt Tarihi : 14.4.2025 23:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!